Afganistan'ın Faryab ilinde 1995 yılında aydın bir ailede doğmuştur. Lise hayatını Afganistan'da geçirmiş ve Sakarya Üniversitesi'ni burslu olarak kazandıktan sonra Türkiye'de Siyaset bilimi ve Kamu yönetimi okumaktadır. Zahir, şiir ve edebiyata liseden beri ilgi duyarak Özbekçe, Farsça ve Türkçe dillerinde şiir ve edebi yazılar ele almaktadır.
Cunun-ü aşk giriftar eyledi, bu canı
Canan-ı gelmedi, harap etti cihanı
-oktay-
Güft-ü gû
Dedim, bülbül, gül firakında bimâr olur
Dedi, bimar nedir ki, dünyası dâr olur
Dedim, hâşâ, yuvasını yitiren bir kuş
Dedi, hakkâ, peçide, pinhan, efgâr olur
hatırlıyor musun?
Yan yanaydık,
şehrin insanları kıskançlıktan
çıldırırcasına bizi izliyordu.
Şehrin havası
insanları gibiydi;
Giderim
Ve bir gün ben de yok olup giderim
uzattığında ellerini, bir hiçe dokunursun
Belki de Mezar taşlarıma
Feryat edersin
Karanlık hatıralarında acı çekersin
Bir ezgi çalar hüzün tazelenir
Karanlık ateşi konar yüreğinde
Tükenmez mum sabrı;
Kelebek misali
Bir ezgi çalar titrer dağ yürekli gençler
Bir Sarı yaprak misalı
Yolunda umutsuzca düşen
Bir sarı yaprak
Rüzgârlara , fırtınalara
Meydan okumuş bir Sevda.
Nedir bu SEVMEK?
Ve sana gelince;
Susmaya mahkum olmak
Konuşmak;
Ama seni veya ikimizi konuşamamak,
Pinhan hisleri kendi içinde öldürmek,
Aşkın kalbi kırıkmış !
Kırılmış bir kalbin aşkıyım ben
Perestişkârâne necvaların
Hüsran Ezgisi
Zemheri hayaller,
Zehirli hatıralar adamıyım ben
Her şey o bakışınla başladı,
Bakmayacaktın
Dünyamı mugan eden o bakış!
karanlığa kapattı gök yüzünü
Birden bire
Pencere kenarı
Ben bir sevdim iki kaybettim
Altılı zamanların yedi yarısını
Hatırlıyorum
Sessiz bir çocuk
Issız şehrin gözyaşlarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!