Alacakaranlıkta
Silik gölgeler,
Ürkek insanlar
Kol gezer meydanlarında.
Karamsar düşünceler,
Yarından ümitsiz duygular,
Birgün öteki şehirlerde
İnsanlar olduğunu anlayacaklar;
Kendileri gibi düşünüp duyan,
Bugününü değerlendirip
Yarından birşeyler uman.
Bir elmanın yarısının onlarsa
Ayrılıklara yanmak boşuna;
Bakıp da eski fotoğraflara,
Artık geçmişte kalan günlerden.
Üzülsen de bir, üzülmesen de
Ne gelir ki elden?
Gece yarılarının
En koyu karanlıklarında
Kaybolur duygular birer birer.
-Umutsuzca ve ürkerek-
Doğmaya çalışan güneşin kırdığı
Alacakaranlık çizgisinde de.
Hey!
Başı dumanlı dağlar,
Ne bu umursamazlık,
Çekilmek yalnızlığa.
Niçin yabancısınız
İnsanların dertlerine?
Hâlâ yanağımda son öpüşün
Dudaklarımda takıldı yüzün
Hiç gitmiyor gözümün önünden
Yüzünde asılı kalan hüzün.
Bir ıslaklık bütün bedenlerde,
Gözlerde bir buğu.
Evrende herşey parça parça;
Yitirmiş bölünmezliğini.
Camlar yedi renge bölünmüş,
Caddeler pul pul,
Yemyeşil ağaçlar
Duygulandırır beni.
Sarı saça
Doğrusu bayılırım.
Elmanın seçerim
En kırmızısını.
Şair olsaydım eğer;
Yağmuru anlatırdım,
İnsanları, tabiatı yazardım.
Şiirlerim buram buram çiçek kokardı,
Köyleri anlatırdım...kentleri de.
Bütün güzellikler mısralardan gülümserdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!