Nerde ne zaman doğduğum
Hangi dine mensup olduğum,
Hangi dili konuştuğum,
Hiçte önemli değil nasıl biri olduğum.
Tarih olarak 1 Mart 1965’te,
Bana göre çok-çok daha eskilerde.
Doğup büyümüşüm de,
Hoşgörü o zamandan kalmış içimde.
Bedenim yaşar şu anı, bu çağda.
Ruhuma sorarsanız vucut bulur Mevlana’da.
Erişebilmek için sırların, sırrına,
Takılıp giderim, şeyhimin asasına.
Köyde doğdum, kasabada geliştim,
Aşkın ilk şerbetini Düziçi’nde içtim.
Zehirmiş meğer kendimden ge ...
Anlamadım ben bir dama taşı mıyım?
Sahibi sürdükçe oynayan at başı mıyım?
Gelmedikçe yere çalınan okey taşı mıyım?
Anlamadım... Ama ben görev adamıyım.
Amaçsız hiç işim olmadı, bu güne kadar.
Birazdan çıkıp gideceksin,
Ardına bile bakmadan.
Ve unutacaksın yaşadıklarımızı,
Yaşadıklarımızı kafana takmadan.
Gideceksin olabildiğince uzağa,
Satırlara dökmek istiyorum seni,
Anlatamam diye korkuyorum her şeyini.
Hatta bir tek özelliğini.
Anlatamıyorum. Bağlıyorsun sanki kalemimi.
Yaldızlıda olsa kelimelerimin her biri,
Kırmızılar giyinmişsin üzerine,
Sevda mı düştü yoksa gönlüne?
Yoksa kan mı çöktü gözlerine?
Kırmızı aşka davettir,
İcap edilmezse, sonu felakettir.
Dağ başında küçük bir pınardım,
Kendi halimde yeşil vadilere akardım.
Kurtlara, kuşlara, Ceylanlara bakardım,
Yandım diyenlerin, canına can katardım.
Yıllar yılları kovaladı, ırmak oldu bedenim.
Ben gözlerimi kapatıp seni düşünürken,
İçimden sevda yüklü kervanlar geçerdi.
Gönlüm tarumar olmuş hanı andırırken,
Kervancı başı başka bir hanı seçerdi.
Günlerce tekrar dalıp giderdim,
Kendini ifade de, ifade bulamayanlara
Yıllar sonra daldığında,
Daldığında hatıralara,
Sararmış solmuş fotoğraflara,
Beni bulacaksın, pişman olacaksın.
İsyana vardı haykırışlarım, sana yalvarışlarım.
Anlama ihtiyacı duymadın, manasız kaldı bakışlarım.
Kırıp incitmekten hep alabildiğince sakınmıştım,
Görüyorum ki burada da yanlış yapmış, aldanmışım.
Hep dualar etmiştim, âminlerini sana yöneltmiştim,
Hasreti ben mi koydum araya?
Gönlüm düşerken sevdaya.
Koca bir çınardım, dallarım varırken semaya,
Bak kala kaldım yollarda yaya.
Pekte önemli değil zaman ve mekân
Bu gecede bir yıldız kaydı gökyüzünden.
Ben mehtapta sensizliğe hüzünlenirken.
Rivayet bu ya; bir yıldız kayarsa gökyüzünden,
Mutlak birileri göçermiş yeryüzünden…
Mehtap ta kayıp giden yıldızın peşinden,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!