ben bir bulut olsam
ne acı ki
en çok kendimi taşımazdım
bilerek kutsanan günahı
kendimi israf ederek
yere göğe kusardım
benim şehrim tuzludur
içi kanlı insanlar kadar
tazecik kokan
kaldırımlarında bin bir hikaye
yaşamak sokakların avurduna saklanan
akıp geçiyor saatler
dilimde bir tenhalık
gölgeler
zalim gölgeler
bir türlü susmak bilmiyor
bilmiyorum
adın ne senin
belki seslerden bir ses
belki bir bedene karışmış
ağır bir tüy
bilmiyorum işte
bir kadın damlıyor gökten
tarif edilmesi yasak
gölgeler halinde aynı sana benzer
bir kadın damlıyor gökten
ateşini içinde beslediğim
mevsimleri yakıp yıkan
Ben terkedilmiş bir ormanın,
Üzerindeki kara bulutları.
Ben hapsedilmiş bir nehrin,
Hürriyet diye haykıran kolları.
bu rüzgar
bir şikayet bana
elimi hissizleştiren
bu rüzgar
kibar bir ölüm bana
nefesimi yeşertip göğe
Pembe dağlarda renksiz sallanan darağaçları,
Sisten ipler,
Hayaletten idam yemiş nöbetler.
Ayak arayan,
Topal ve körebe cinnetler.
Bir şarap kokusu,
Ben şairim.
İçimde deli bir kadının kokusu...
Ben: Şairim.
İçim: De..!
Deli bir kadının kokusunu...
ey elçinim
ayaklarımda yorgun eylüllerle
sana gelmekte bütün ziyaretler
geride yaşlanan bir güneş
sana devşirilmekte bütün kelebekler
adım adım ve kulaç kulaç




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!