Nihal’im’in Mesnevîsi
Nihal’im gözüme bakınca gönlümde bir kandil uyandı,
O bakışla perde kalktı, sır kapısı bana açıldı.
Yeşil nur gibi indi kalbime o nazar,
Yeşil, cennetin kokusu, vahdetin hatırasıydı.
Parmağı parmağıma değdi, rüzgâr gibi esti,
O rüzgâr beyazdı, teslimiyetin sancağıydı.
O dokunuşla toprağa döndüm,
Toprağımda filizlendi aşkın tohumu.
Nihal’im ses verdi, kelimesi zikre döküldü,
Her harfi bir “hu” oldu, gönlüm devrana girdi.
O ses kızıl bir ışıkla kalbimi yaktı,
Kızıl, aşkın ateşi, ayrılığın koruydu.
Bir damla gözyaşı aktı yanağından,
Ben o damlada bir deniz buldum.
Maviye boyandı içim, hüzünle rahmet birleşti,
O denizde boğuldum, boğulurken yeniden doğdum.
Nihal’im sustu, önümde siyah bir dağ belirdi,
O dağ sırlarla dolu, sessizlikle öğreten bir mürşid gibiydi.
O sessizlik bana dedi: “Hakikat kelimeyle değil,
Hakikat suskunluğun içinde saklıdır.”
Sonra Nihal’im uzaklaştı, gökyüzü kırmızıya büründü,
Kırmızı ayrılığın ateşi, vuslatın kıymetiydi.
Gece çöktü, odamda kandil yanar gibi hayali göründü,
Altın sarısı ışık sabrın ve tevekkülün habercisiydi.
Başını göğsüme koydu bir an, içimde ağaç yeşerdi,
Dallarında kuşlar öttü, zikrin sırlarını söyledi.
Gölgesinde huzur buldum ama bildim,
Her huzurun ardında imtihan gizlidir.
Bir gün dans etti kollarımda, gök maviye, yer kırmızıya boyandı,
O devran, kâinatın zikri, sevinç makamıydı.
Sonra perdeler indi aramıza, hicablar çoğaldı,
Her hicab ardında bir sır, her sır ardında bir yanış gizledi.
Ben o sırları çözemedim, çözemedikçe yandım,
Aşk hiçbir zaman tamamlanmaz, çünkü vuslat sonsuzdur.
Şimdi Nihal’im, kalbimde senin adın bir kandil gibi yanıyor,
Her nefesimde zikrim, her zikrimde sırların yankısı oluyor.
Sen bana aşkı, ayrılığı, yanışı ve sabrı öğrettin,
Senin yolculuğun, benim Allah’a giden yolum oldu.
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 18:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!