Anlamadım hayatın kaypak cilvesini
Ağlamak mı zor gülmek mi zor
Çözemedim ömrümün hayat bilmecesini
Yaşamak mı zor ölmek mi zor
Yusuf Tellioğlu
Biz mor dağlarda geçirdik çoçukluğumuzu
Umut kokan çiçekleri kokladık gönlümüzce
Gözyaşımızla yıkadık yüreğimizde ki tozu
Adam gibi sevdik sevmeyi ölürcesine
Bilmedik ihanetin adını hiç duymadık
Çok şeyler söyledim çok şeyler yaptım
Yine de kendimi anlatamadım
Anlaşılmanın anlatmaktan zor olduğunu
Yıllarımı kaybedince anladım
Sende bu şehirdesin
Seninde gönlün uğrayacak aşk limanına
Dert pınarından sende içeceksin
Umutların olacak hayal kırıklıkarın
Bazen ağlayacaksın bazen güleceksin
Bazen isyan edecek
Hayatımızı kurduk gölgesine ölümün,
Hayat attı bizi pençesine ölümün.
Hayatını hayattan alırken hayat
Durmaksızın işliyor o paslı saat
Çekerken gönlümüz bu hayatın kahrını
Sonsuzluğa sürükler bizleri yalan hayat
Hadi be dostum
Kur çilingir soframızıda kafaları çekelim
Dünyanın yalanlığına insanların vefasızlığına içelim
Yakalım şakın şehvetini deli nehirler gibi taşalım
Bir dağın yamacında bir şehrin ortasında
Bu şerefsizleri asalım
Duyan duysun bilen bilsin gülüm
Böyledir bizim sevdamız
Kopsun ellerinden gelsin ölüm
Kalmaz mahşere bu aşktan hesabımız
Ne yıkılırken boyun eğer yüreğimiz
Sen ayağının altında cennet olan kutsalsın,
Kim görmüşki cenneti seni nasıl anlatsın.
Yüreksiz davaya baş koyan ahmak
Davasız yüreğine kim sahip çıkacak
Senin bu yaptığını hayvan bile yapmaz
Kendini üç kuruşluk namerde satmaz
Yüzünde yüz kalmadı ortalıkta gezecek
Sen benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dolaştığım sokaklara giremezsin kaybolursun
Düşemezsin ekmeğinin peşine saldıramazsın
Sen benimle yaşayamazsın gülüm ölürsün
Kıramazsın esaret zincirini boynundan atamazsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!