Nerede gençliğin çağı
Eriyor bünyemin yağı
Çözüldü dizimin bağı
Geçti bahar, yazın gönül
Suları akar gözümün
Gökler de şahiniz, yerler de aslan
Dayım Selçuk, dedem Oğuz Mete Han
Alparslan deyince titrerdi cihan
Tarihe sığmadı ünümüz bizim
Tarihi belirsiz kurduk devletler
Önce gezsem dağılgandan ovadan
Bahar olmuş kuşlar uçmuş yuvadan
Yazlak zümrüt gibi rengi havadan
Açılmış çiçeğin, gülün yaylalar
Gönül arzuladı Kulmaca vardım
Yirminci asırın içindeyiz ki;
Ne şöhret bıraktık ne şan bıraktık
Evlat babasını dışarı atar
Ne kılıç bıraktık ne kın bıraktık
Darp kalmadı başımıza inmedik
Eğer aslım sorarsanız
Gülyan Altınyaylalıdır
Posta ile ararsanız
Gülyan Altınyaylalıdır
Ovadır sağımız solumuz
Bizim elin yaylaları şenli mi?
Bülbül gamlı görmüş yüzü benli mi?
Bu hasretlik mesken eyler gönlümü
Böyle yâre desin dilleri turnam
Aşiret beyleri divan kurdumu
İki kilo çalmış bir elli lira
Aman ne büyük suç oy bre bre
Bu suça yetmiş yıl önlenmez yara
Bu evrakı böyle tutan utansın
Fakirlikten doğar böyle kinayet
Pek çalıştım, pek uğraştım
Bir aslına eremedim
Fakirlik bastı boynuma
Sevdiğimi göremedim
Ne dübeştim, ne de yektim
İleriden değil geriden sayak
Yarışa katılsam olurum ayak
Kendini bilmeze atılır dayak
Irmağın en ufak kolu değilim
Kalem ozanıyım açıktır sözüm
Üç beş kuruş alak dedik
Kuru ekmek yavan yedik
Kapımızda yoktur gidik
Dört tavuğu aldın kader
Gittim gurbete aşağı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!