Yürürlülük Şiiri - Bünyamin Tumlukolcu

Bünyamin Tumlukolcu
65

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Yürürlülük

Çıkın ismine ev dediğiniz mezarlıklarınızdan
Soyun soylu görünmek üzere dikilmiş elbiseleri
Akdeniz'de fırtınaya yakalanan gemilerin
Soğuktan donan ıslıklarına şahit olmak için
Gecenin üçüncü konuşmasında tezatlık
Akdeniz'de de soğuktan donardı insanlar Pleistosen çağında
Bir de şimdilerde ...
-
Saat tam on iki elli beşte
-

Ney üşür kânun patırdar udlar oldukça keman ağlar
Giyinmiştir bir baba mirtal görevinde
Bir göl, havada yazın sonbahar ile kavgası ve göl
Ölüm derinlemesine işlemeli taçlı şiirdir
Şimdiye dek ölünmemiş kentin üzerinde
Hiç değilse şu köşedeki ağaç için gerçektir sözlerim

-Sayın Padişahım, öğrencilerim ve kedim
/ suçludur, dağıttıkları için yaşama sevinci /

Bir yelek giymiştir değil mi?
Eski zaman intiharlarından hatıra
Tarih çalışır utanmaz edasıyla
Omuzunda simurg taşırken
Umut satmakta yarışır
Bir fahişelerle bir de ulu padişahlarla
Kim ne derse desin, kendini asacak bir zaman sonra !

/ Bir tren daha kalkarsa cinnet basar şehri...

/Dağa çıkıp kurda dalaştım beni korkuttu burjuvada fino

İsa golgota tepesindeyken yanındaydım
Şimdi elimde Luka incili
Musa bugün benim yüzümden küstü Tur-i Sina'ya

Gece sıfır üç elli altı

Chopin'in yedi numaralı valsiyle balkonda belirdi
Aynı görüntü Akdeniz'de çöktü
Çöküntü
Çürüntü
Çürük
Çürük bir görüntü
Çürüyen insanlarda yansıyan görüntü
Chopin ud çalabilirdi Taşköprü'de bir meyhanede
Yazık
Bir ben üzüldüm
Bir de padişah

La ilahe illallah Kanunî Süleyman öldürdü oğlunu
Yine böyle bir Akdeniz vaktinde
Külli nefsin zâikatü'l-mevt
Yirmi yedi Ocak bin altı yüz otuz beş
Nef'i de soluk kesildi
Ve yedi kıtada yankılanır o ses

/Bir iki tank çer çöptür gözlere
De gerçeği yaz: Hakikat koşmaktır zulmün üstüne
De isyanı doğur, henüz öldürülmemiş kadınlara/

Dikilsen dağların ötesini tutar elin Akdeniz'den
De ki : saraylar damlar yeniden kurulsun
Henüz yakılmamış ağaçlar ardından gelen nehirlere
Dal-çık günde bin kere ve gecelerde

-Konuş şimdi ağzına gül yaprağı konan şehidi gördün mü?

Çoktan dondu kaldı Akdeniz'de mevsim

-Konuş şimdi bekliyor mu tarlada yalınayak ellerinde toprağa bulanmış salça sürülmüş ekmekle çocuklar

/Beylerimiz yiğit
Hanımlarımız hamarat
Gençlerimiz dolu bilinç harmanı/

Elimizde cahiliye döneminden bir pala
Böyle bir Akdeniz akşamında
Dedik vurma kırılır
Ki kırıldı ucu döndü sana bana

Anaların şaşkın çocukları
Yüzleri harp yarası
Gömlekler çelik zırh
İstikbali padişah zindanı

Mösyö sevinçli
Mister memnun
Ağa yarı tok
Köylü sarı yaprak
Hayvan ölü
Çocuk mahpus

Anlatabildik mi arkadaş
Körebe bitti kaldır duvarı
Haydi zemini düzelttik altyapısını kurduk savaşın
Dikil yanıma/karşıma
Ellerimizde çakıl taşı
Derisi yüzülmüş kan gibi yüzlerimizle
Bu harp başka

Kim diyorsa ki batılılarla başımız bir taşta
Cellatlarla aynı kaptan yiyoruz
Aynı kirli hava Akdeniz'de
Aynı kafa ayağımızın bodrumunda
Ne son aylardayız ne bu son gün
Dünya kaldırıp bir tek vuracağım gürze gebe

Bir devlet taşıyorum başımda
Derimin altında ne belalar baygın
Bu ev bana dayanmaz

Arkadaş şimdi sadece savaş Akdeniz akşamında.

Bünyamin Tumlukolcu
Kayıt Tarihi : 17.7.2025 01:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!