Varmak şartlı tahliyesiyle arşınlanan bulvarların
Biliyorum ki kavuşmak meselesiydi, içimin
içime haykırışı
Koparken sesimden bir ses, duymayan bir nefes
Kurulayamaz bu günahta boy verirken ıslanan kirpikleri
Mektup yazsın Gülistan!
Bir de çay söylesin benden,
Az açık, üç şekerli...
Biraz gül anlatsın, gül bileyim.
Başka ellerle mukayese edilmişse serçe parmağı;
- sevimli bulunduğundan olsa gerek -
Ayaz kesen iklimlerde koyun sayan bir dev göğüs kafesinde
Kalpte tatlı bir uyku hali, acı soğuğundan bozkırın
Sevdaya mertlik denenmekte bir yerlerde
Kalem çeker, kuşanır yara almış insanlığını
Bir çehre karalar, hokka ve divit
Sana ve bilhassa kendimle başbaşa içilen akşamlarda bana dahi anlatamadığım şeylerde
Cümlelerimin gizli öznelerine saklanmış en fiyakalı kelimesiydi adın
Demlenirken sevmek fikri kısık ateşinde zihninin, öyle güzel bakardın manzarama
Kirli penceremin seyrek şeffaflığından, severek seyrederdin gümüş geceliğin parıltısını
Uykulu ama dipdiri gözlerle karşılardık, odamızı boyayan sabahı
Gülerdin
Tebessüm mü bu giden?
Ağır adımlarla sıvazlarken kentin sırtını
Bırakıyoruz gönlümüzü kapı kenarlarına
Bir o kadar uzak sessizlik ve bir o kadar yakın ayak seslerimizle
Susar adım gidiyoruz
Hep bir acele var tavrımızda
Çok uzak bir memleket gitmek
Henüz sevişiyor sert rüzgarların uğultusu kulaklarımla
Ciğerlerimin minderlerini çırpıyorum paslanmış balkon demirlerinden
Sol yanıma kıvrılıp, yatay bir acıyla kıvranıyorum
Yürüdükçe eskiyor bu yollar, koştukça uzaklaşıyor bir memleket
Yürümekte vakit
Uzak bir ölümün anlık rahatlığıyla hoşsohbet vedalar
Buruk gülümsemeler ve ipoteklenmiş hayaller yük vagonlarında
Sarılıp on iki kat boynundan
İnce bir atkıyla yürümekte vakit
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!