Kurak çölden ibaret vicdanımın,
O bitmez pırıltılı güçlü sesi,
Bir çift yeşil göze gönül koymanın,
Bilinmeyecek o sihirli hissi.
Biten bir aşkın ve de koca ömrün,
Zorlukları aşıp kendime şaşırıyorum,
Yolların sonu asla yanına düşmeyecek,
O sonu bilsem de yine sana tapıyorum,
Öyle bir yara ki ne olsa da geçmeyecek.
Gözlerine dalınca aşkı unutuyorum,
Bir nefes ötemde sen duruyorken,
Neyleyim cenneti, köşkü, huriyi?
İçimde kokunu hissediyorken,
Atamam seni ve bu düşünceyi.
Daha adını bile bilemezken,
Yalnızlığımın eğri büğrü çizgileri,
Ayak bastığın yolların takipçisidir.
Çamlı Koru'nun o sedasız geceleri,
Güzelliğine taptığımın ezelidir.
Evrenin içinde bir seni biliyorum,
Ümmet bekliyor kurtarıcı bir Mehdi,
İsa Tanrımızın oğludur denildi,
Firavun: “İlahım” dedi ciddi ciddi,
Tanrı’nın tek emri var; o da iyilik!
Ne Kürt Said’in rüyası kadar saçma,
(Vezn-i Aher: Yukarıdan aşağıya ve sağdan sola doğru okunduğunda 'aynı' olan şiire denir.)
Kurban ettik.../bu ömrü...... .../şu Türklüğün.../okyanusuna
Bu ömrü........./feda ettik....... /Tanrı Dağının../kanununa
Şu Türklüğün./Tanrı Dağının./ülküsüne........./sonuna
Mert zannedilenler dönek olmuş,
Dansöz kıyafetini giymişler,
Eş dost falan hepsi yalan olmuş,
Karaktersiz yandan yemişliler!
Karnı aç olan ile paylaştık
Ödeye ödeye bitmiş olan bedelin,
Kuru bir cana takasını istediler,
O canı sana bahşeden yüce Tengri'nin,
Kötülüğü yarattığını öğrettiler.
Salı, 21 Ocak 2014
On üç aralık bin dokuz yüz doksan üç pazartesi,
Açtı gözlerini bir Göktürk; kar kıyamet içinde!
Alp Tamga olmalı dediler narası ve mahlası,
Adını Yunus Emre koydu anası öğlen birde.
13 Aralık 2014
Gülüşün çöl alevidir, saçların deli rüzgar,
Gözlerin karasını yutmuş adeta gecenin.
Kaç methiye dizsem uğruna; eksik kalır azdır,
Aşk ayini yaparsın gönlümde, bu ne tufandır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!