Bahr-i fakir sensin, vasl-ı münteha! Sen aşkın müntehasında ben verâsındayım,
Keremkâr ol ey güzel! mâh cemalinden bir bade göster,
Aşkın ile kaimim, ben aşkınsız yapamam,
Aşkın su gibidir bana, her daim içmekten kendimi alıkoyamam,
Mütebessim çehren ufkumu dolduruyor, başka şeyler mâlâyâni zaman çalıyor,
Ay Yüzlüm Şimşek Emsal Çaktın üzerime,
Sadece seninle tattım ben aşkı,
Aşkınla anlamlandı şarkılar,
Seninle kışım oldu nevbahar,
Sevdan bir kor gibi içimi yakar,
Aşkın ömrümün her anını sarar,
Mekân bir pranga benim için,
Manen coşsam da esiriyim maddenin,
Gamla doludur her halim,
Yetmez anlatmaya ahvalimi kalim.
Yüreğimden akan kan,
Oldu sana revan,
Ey gönlümü çalan,
Güzeller şahı, sevgili canan.
Senden önce şiirle ve aşkla uğraşmazdım,
Ab-ı hayatı, aşk şarabını içtim,
İçtim içtim de kendimden geçtim,
Sana değer feda bir ömür biçtim,
Senin için canımdan, kanımdan her şeyimden geçtim,
Seni görünce aşılmaz dağları aştım, bulutların üstünden uçtum,
Senden ayrılma, senden uzaklaşma korkusuyla tir tir titredim,
Aşk bir meydir şaraptır, bilesin!
Hem de en keskininden, içesin.
İçtin mi ömrün geçer,
Bir anda seni sarhoş eder,
Önündekini görmez gözün,
Ömrün geçer hep-hüzün,
Sen düşünce aklıma,
Çarpıyor yüreğim kırmak istercesine,
Çıkmak isteyip de bir türlü kurtulamadığı şu kafesi,
O ki gelmiş yanına, gökte ararken buldu yanında,
Hiç bırakır mı, şol kafes ki demir mi bakır mı?
Ne fark eder; ya kırılacak ya da kıracak da vasıl olacak,
Aşkımı kalbime gömüp,
Sessiz sedasız çekildim Erzurum’dan,
Bir yaz akşamı dönüp,
Sensiz yapamayacağımı anladım sonradan.
Bekle beni bir gün gelip Narman’a,
Mısralar yetmez anlatmaya
Seni ne kadar çok sevdiğimi,
Yürek bu kafesteyken
Harfler(mısralar) birer parmaklıktır,
Elinden gelen tek şey onlara tutunmaktır,
Başka yol yoktur mısralardan gayrı,
Sensiz her anım heder de;
Dökülür gözyaşım sel olur gider de.
Önce bakışın sonra benden kaçışın beni çok üzer de,
Düşürür bu mecnunu dermansız derde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!