Yaklaştıkça kaybolan bir seraptı gözlerin.
Kâh bir saray gibiydi, kâh haraptı gözlerin.
Sevda değildi belki aşk da değildi ama,
Bakınca sarhoş eden bir şaraptı gözlerin.
Bazen bir siyah güneş, aydınlatan ruhumu,
Gül ey sevgili güle, gül de bülbüle gülsün,
Gül sevgili, gül ki sen bülbülle güle gülsün.
Bir bülbülün kanından renk almayan çiçekler,
Sana olan sevdamı nereden bilecekler?
O muamma gözlerin bilmem nasıl bakar gül
Saçının bir tek teli bu yüreği yakar gül.
Her gamzen nevbahardır sana meftun bu kula,
Bir gül de karanlıktan bu yüreği çıkar gül.
Gözlerin düştü bu akşam yine garip gönlüme
Uzattım ellerimi sana ulaşsınlar diye
Gamzene meftun olup sensiz kalan şu yüreğim
Yokluğunun hicranıyla sebep oldu ömrüme
Sensiz güllerim sarardı, ömrüm hep hazan kaldı
Sevdiğim kara gözlerin,
Dertli kalbim taş eyledi.
Bir bakışın yetti cana,
Gözlerimi yaş eyledi.
Aşkın ile düştüm çöle,
Bırak da gözlerinden şair beyit devşirsin,
Zîra ki sen Tanrı'nın yazdığı bir şiirsin.
Sensizliğin hüznü
içli bir şarkının
yürek burkan nağmeleri gibi
doldu yine bu akşam
usul usul gönlüme...
seni sevmek,
Ne hastalık haberi, ne de sonun başıdır,
Dökülen her tel saçım, aklımın gözyaşıdır.
Bir olmayacak dilek, bir hayal! Biliyorum
Ne vakit yıldız kaysa, hep seni diliyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!