Toprağın oğluydu o.
Ana toprağının değil, vatan toprağının!
Dedem Korkut öyküleriyle uyutmuştu anası.
Azman nehirleri iyi tanırdı.
Yol düsturu olmuştu Şeyh Edebali'nin sözleri.
Kartalların buluştuğu sarp kayalıklarda
Geçmişti çocukluğu.
İri kıyımdı.
Mustafa Kemal'e akrandı üç aşağı-beş yukarı.
Aslen Yozgatlı'ydı.
İlk kez görüyordu denizi...
Uzaktan.
Çanakkale sırtlarında mevzi kazarken,
Yozgatlı Hasan.
Mart soğuğu vardı havada.
Gök toprak rengiydi.
Yer ebem kuşağını andırıyordu sanki.
...Toz,...duman,...ve kan!
Parfüm kokuları değildi sahilden
Çevreye yayılan.
Gemi toplarının barut kokularıydı bunlar.
Martılar bile görev almıştı.
Açları doyurmak için.
Balık taşıyorlardı gagalarında,
Mevziye!
Karslı Ahmet'e,...
Edirneli Hüseyin'e,...
Diyarbekirli İbrahim'e.
Yorgundu.
Bitkindi.
Düşünceliydi Mehmetler.
Tam o an:
''Ben sizlere ölmeyi emrediyorum'' dedi.
Büyük kumandan.
Binlerce ALLAH sesi,
Eh! ...
Yerinde durur mu Hasan.
Ancak onbeşinci kurşun yıkabildi,
O koca devi.
Ey Türk torunu Türk!
Bundan böyle buralara kimse girmesin.
Burası Cumhuriyetin doğduğu yer,
Burası Çanakkale!
Burası Yozgatlı Hasan'ın evi!
Kayıt Tarihi : 1.11.2005 02:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)