Yormak istemiyorum artık kimseyi, zira yorgunum,
Sussun içimde fısıltıyla o eski iz.
Aynada soluk bir çehre, bir de dipsiz
Bir sessizlik ki, tarifi yok, sırdaşım.
Kelimeler yan yana gelesim yok, anlatmak için.
Her harfte bir ağırlık, her hecede bir çile.
Eskimiş dildeki her ses, her bir hece
Sanki bin yılın tozunu taşıyor, kirli ve yorgun.
Yeni bir alfabe arıyorum, konuşabilmek için.
Bir nefes, bir esinti, hiç bilinmemiş bir işaret.
Gözden düşmüş seslerin ötesinde bir hikâye,
Bir sükût ki, binlerce mana saklı içinde.
Hiç söylenmemiş sözler duymaya,
Yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var.
Yoksa bu yorgun ruh, kalır yitik bir limanda,
Yetmiyor bildiklerim, yetmiyor eski lisan.
Dönüşsün bu yorgunluk taze bir susmaya.
Anlatmak değil, dinlemek olsun yeni eylem.
O yeni dilde, huzur olsun tek kelam.
Hafifler bu yürek biraz, belki o zaman.
O yeni alfabe, dilsizlerin fısıltısı olsun.
Ne bir emir, ne bir rica, sesi sadece varoluşun,
Her harfi, toprağın altında uyuyan bir tohum gibi.
Uyanışı bekleyen, bir nefes sessiz ve deruni..
Konuşmak, artık bir dert değil, bir ihtiyaç değil.
Her an suskunlukta büyüyen, kendine yeten bir çiçek.
Ruhumun yorgunluğundan arta kalan sükûnetin eşiğinde,
Ne bir gölge arayışı, ne de ışığa özlem var.
Duymak istediğim sözler, boşluğun yankıları.
Gökyüzünün derinliğinden inen, tarifsiz bir huzur.
Orada, o hiçlikte, ne bir başlangıç ne de son.
Sadece dinlenmiş bir kalp ve arınmış bir zihin...
Bırakıyorum artık tüm o eskimiş yükleri.
Kelimelerin ağırlığı, cümlelerin baskısı dinsin.
Yeni bir evren ki, sadece bakışlarla anlaşılsın.
O bilinmeyen lisan, sadece benimle konuşsun.
Çünkü en büyük yorgunluk, hep anlatma çabasıymış.
Anlaşılma kaygısıymış, o bitmeyen uğraş.
Şimdi biliyorum, en derin dinlenme anı,
Kendine dönüp, sessizliğin kucağında kalmakmış.
Kayıt Tarihi : 26.9.2025 13:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!