Yokluğun Kişi. Şiiri - Nurgül Ankara

Nurgül Ankara
48

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Yokluğun Kişi.

Yokluğun öyle ağır ki, bir taş kesmiş sinemde,
Ne bir ses, ne bir nefes; ıssızlık hüküm sürmekte.
Geceler sabah olmuyor, karanlık bitmiyor asla,
Her an, her saniye bir asır, yokluğunun yasıyla.
Güneş benim için doğmuyor, gökyüzü hep kurşunî,
Ruhumda ince bir sızı, dinmeyen hüzünlü bir melodi.

Kalbimde ince bir sızı, derin bir yara izi var,
Sensizlik yoruyor tüm benliğimi, yorgunluk yayılıyor.
Ne yana baksam sen varsın, ne yana dönsem hayalin,
Uykular haram bana, rüyalarım bile o sensizliğin çölü.
Her solukta bir hüzün, her bakışta bir damla yaş,
Bu sensiz yaşam, bitmeyen bir kış, gelmeyen bir yaz.

Sessiz ve usul usul yağan, bembeyaz kar dışarısı,
Sanki benim yüreğime yağıyor, örtüyor tüm umudu.
Her tanesi bir hatıra, her zerresi bir pişmanlık,
Donuyor içim, buz tutuyor her köşe, her bir an.
O beyaz örtü altında kalmış gibi tüm dileklerim,
Sensizliğin ağırlığı altında eziliyor her dertli ney’im...

Senin yokluğunda üşüyen, titreyen bu bedenim değil,
Asıl üşüyen, donan, paramparça olan kimsesiz kalbim.
Kış, sadece dışarıda değil, içimde de yaşanıyor,
Buzdan duvarlar örülmüş, ne bir ışık, ne bir sıcaklık.
Ellerimden kayıp giden her şey, geri gelmeyecek biliyorum,
Bu soğukta titriyor ruhum, bir ateşin hasretini çekiyorum...

Zaman durmuş gibi sanki, ne ileri ne geri gidiyor,
Sadece sensizliğin boşluğunda, anlamsızca dönüyor.
Gönlümde açan güller, birer birer soluyor, ölüyor,
Siyah beyaz bir film gibi, renksiz ve donuk geçiyor günler.
Dilsiz kalmış tüm sözlerim, boğazımda düğümleniyor her harf,
Yokluğunun gölgesi, üzerime düşüyor, sessiz, ağır bir zaaf...

Nerede o kahkahalar, nerede o neşeli günler?
Sensiz geçen her an, bir kayıp, bir eksiklik, bir hüzün.
Sensizliğin rüzgârı esiyor, savuruyor beni bilinmezliğe,
Bir fırtınanın ortasında kalmış, yorgun bir gemiyim ben.
Limansız, rotasız, sadece sensizliğin denizinde yüzüyorum,
Her dalga beni daha derine, daha ıssızlığa çekiyor...

Dinsin bu üşüten kışım, artık bahar gelsin ruhuma,
Erişin buzlar, çözülsün düğümler, bitsin bu kar fırtınası.
Gözlerimdeki perde kalksın, yeniden göreyim dünyayı,
Seninle başlayan, seninle biten her şeyi geride bırakayım.
Bir umut ışığı arıyorum, karanlıkta kaybolmuş bir yıldız,
Sensizliğin zindanından çıkmak için bir mucize, bir niyaz...

Bitsin bu sensiz yokluk, bitsin bu derin hasret,
Geri gelmesen de, bu yükü taşımaya gücüm kalmadı artık.
Adını anmak bile, kalbime saplanan bir hançer gibi,
Sana dair ne varsa, içimde kanayan bir yara izi.
Suskunluğum çığlık çığlığa, sessizliğim binlerce feryat,
Ey sevgili, bu sensizliği bana reva görme, gel yahut da azat et...

Her yanım buz kesmiş, sanki bir kış masalının donmuş prensesiyim,
Uyandıracak bir öpücük yok, sadece sensizliğin acısı.
Sensizliğin her köşesi, bir labirent, çıkışsız bir yol,
Kaybolmuşum bu karmaşada, ne ileri ne geri gitmiyor.
Son nefesimde bile adını anacak kadar sevdim seni,
Şimdi ise yokluğunun zehriyle yavaşça eriyorum...

Lütfen bu karanlık son bulsun, bu kış bitsin artık,
Yüreğime yağan kar dursun, güneş yeniden parlasın.
Sensiz geçen her an, bir ceza, bir imtihan gibi zor,
Kalbimin sesi kısılmış, ruhum suskunluğa bürünmüş.
Yokluğunun zincirleri kırılmalı, özgür kalmalı ruhum,
Bitsin bu sensiz yokluk, yoksa bu hayat sensiz sonum...

Nurgül Ankara
Kayıt Tarihi : 23.11.2025 23:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!