Yok Olmuş Sevinçler
bahar belimize dolanmış
kırmızı uçkurlarımızdır
Tanıdığın acıları tazele
doğur yeniden yavrum,
yüzleri güneşten biçilmiş
aynalar gibi çarpan sonsuzluğa
damlarda Güverci yavrularının
tazeliğine çarpan,
kan döndürsün kendini çelik bıçaklara
kururken bir yanda kolun
çürümüş bir yanında
doğur yeniden şafak yüzlü çocukları.
Güzelim yeryüzünü
güneşe yakın bir camın ardından
seyreden uçaklar gibi
kentin
hangi köşesine
bıraksak yüreklerimizi
vitrinlerin ışıklarında zemheriden
denizaltılar gibi kir saklayamaz
duvarda gümüş çanaktan bir radyonun
haberlere erken
başlamasının bir nedeni olmalı
inilmiş toprakların cümlesinde
gün yeli değmeden
parçalanmış bileklerinde infilak! ! !
Gözbebeklerinde delirmiş bir havanın
canımı
ince bir mendil gibi örten
yüzümü nasıl tanıyabilirim.
Bahar geliyor derken
çelik koridorlardan kömür ocaklarına
ölüm yürekleri
tanıdık bir dost gibi dolaştı,
bahar belimize dolanmış
kırmızı uçkurlarımızdır
mor kopçadır yakasız gömleğimizde
bahar şafak yüzlü çocuklarımızdır.
Bahar geliyor derken
geçilmiş toprakların her cümlesinde
nasıl bilirim erimiş ardıç köklerini
yılan seslerini
güneşin vakitsiz biteceğini içimizde
serin kar çukurlarını selvileri
ölümü şafak yüzlü bir çocuk gibi saklayan
kırılmış dağ koyaklarını
hangi otların yapraklarında acı kırmızıdır
tuz kokarken deliren
yerin içinde hangi ırmakların tartısıdır
hangi kömür damarında ölüm
kan kokusundandır.
Hiç kimse paylaşamaz
bir ölünün
yok olmuş sevinçlerini
hiç kimse.
Mehmet Zeki Gezici
Mehmet Zeki GeziciKayıt Tarihi : 20.12.2009 23:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!