Uzun süren kıştan sonra sımsıkı tutunup ağacın dallarına, şöyle bir baktı da filiz verdi domur domur. Güneşe göz kırptı, toprağı selamladı. Merhaba hayat, dedi. O cılız ama heyecanlı sesiyle daha önceleri hiç duymadığı sesler vardı bu evrende. Daha önce görmediği o kuvvetli ışık, gözlerini kamaştırdı. Ayasını iliklerine dek garip duygular kapladı içini. Bu, doğumdu… yaprağın doğumu. Gün geçtikçe serpilip güzelleşti de dönüp bakmaya başladı, diğer ona selam veren soydaşlaşma. Ne hoştular. Kimi ince uzun, kimi tombul, kimi yeşil, kimi yeşile benzemeye çalışan…
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan