Her insan ezilir zamanla hayatının içinde,
Kırık dökük hayallerinin aksettiği o eşsiz perde,
Değerini içinde yarım yazılanlarla ölçmek isteseniz de,
Kapağına aldanmayan kaç kişi var, yine yalnız sıkılıyorum.
Henüz sonu yazılmamış baş yapıtlarımız elimizde,
Dolaşırız edalarla senaryomuz yönetmenlerin elinde,
Oldukça cakalıyız bu galanın baş rolü sanki sadece bizde,
Kestik sözünü duyduğumda sahnede, yine yalnız ölüyorum.
Akşamlardan payıma düşen solmuş efkarım,
Bir parça yakamoz ışıltısında, ışığa dır susuzluğum,
Ufuk her zaman aynı, aynı tonda ortasına asılı umudum,
Suların tuzu yüreğimi yaksa da, o suyu, yine yalnız içiyorum.
Dalgalar alıp götürüyor beni kaderim gibi,
Savruluyorum her yöne, durmuyor soluğun kalbi,
Alıp götürüyor, bırakmıyor, olmalıydım balıkların nasibi,
Acının yüzü, yüzümü sürtse de kayalara, yine yalnız kanıyorum.
Ayaklarımın altında ses veriyor bir sürü çakıl taşı,
Ezilmedik dercesine sağlam duruyorlar, akmıyor gözyaşı,
Üzerlerinde bir ben taşıyorum sırtımda batası dünya telaşı,
Kaçıncı vurgun toprak da yediğim kalkıp, yine yalnız yürüyorum.
Yolum sanki törpü den yapılmış, yürüdükçe eksiliyorum,
Batmasına aldırmadan koşmalıyım, ama ben sürükleniyorum,
Kancaları çıkartmadan gitmeli, bedenin kopmasına aldırmıyorum,
Uçuruma ses verdim yankıyı beklemiyorum, yine yalnız gidiyorum.
Kalanlara, gidenlere bir hoş seda olmuş ise adım,
Adım başı hakkaniyeti anlattım, hiç duyulmadı muradım,
Muradımı dillendirmeye kalmadı, bitmeye yüz tuttu zamanım,
Zamanımı sildim, zamansızlığa yol buldum, yine yalnız susuyorum.
Kayıt Tarihi : 14.1.2018 11:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!