Koyun derisinde tilkisin kurtsun
Asıl kispetini giyde öğle gel
Kalbinle şeytana yuvasın yurtsun
Otuz iki farzı bilde öğle gel
Tesbah meraklısı takke hastası
Günde bir kez değil bir kaç kez ölür
Şu köşe başında oturan adam
Gülsede gözlerden yaşlar dökülür
Şu köşe başında oturan adam
Utanır kahrolur üzülür amma
Düşe kalka Erzurumun buzunda
Çok yoruldum dostlarben gide gide
Bahar çamurunda yazın tozunda
Çok yoruldum dostlar ben gide gide
Ördekler yüzmüyor kurumuş gölde
Yıllar önce görseydim minik serçem ben seni
Saçlarını örseydim okşasaydım o teni
Seviyi anlatırdım yunusun namesinden
Kalbini hoplatırdım aşkımın şen sesinden
Dokunmam kelebeğe kanadı kırılmasın
Bedeldir bin çiçeğe beni hoyrat sanmasın
Taze fidanıdın belin büküldü
Dert kuruttu yaprakların döküldü
İyi oldun yaraların söküldü
Gül artık ağlama minire teyze
Dökdüğün göz yaşı dönüyor sele
Yaylalar içinde sanki bir İnci
Nihat sinoplu cevat düvenci
Pekte güzel eğlenir yaşlısı genci
Negüzel yayladır nebi yaylası
Mangalı yak zakir sönmesin sakın
Güllerimi ellerlemi derecektin
Yılda beni bir keremi görecektin
Hani benim kollarımda ölecektin
Bak kollarım açık kaldı gel necmiyem
Gitmeyecek hep benimle olacaktın
On dokuz yıl koştum bunun peşinden
Yeter meyhaneci sunma mey bana
Serhoş nefret görür ahbap eşinden
Yeter meyhaneci sunma mey bana
Üzülünce onu çare sanardım
Düşünüyorum mazimi
Dalarak derin hülyalara
Aşk şarabından tatmak için
Takılırdım kızlara
Talebeyidim gitmezdim
Talebeler giderdi okullara
(Bu şiirim arkadaşım Nafizçelebinin hissiyatını yansıtmaktadır)
Tek şiarın insanlıktı dünyada
Senden başka yar diyemem ben yada
Ah ederim gelemazsin fferyada
Gönül gitti gönlüm oldu perişan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!