Kleopatra’nın gözyaşı dökülür asfaltta,
Kaldırım taşları bile sır tutar artık.
Bir ayrılık değil bu, tarihin infilakı;
Sokak lambaları, düşmüş yıldızlar gibi karanlık.
Aşklar mı? Hepsi mühürlenmiş birer mühür,
Üsküdar iskelesinde yitip giden hatıra.
Bir mendil savrulur rüzgârda —
Ey vefa, sen de mi sustun bu uğursuz hatıraya?
Dalgalar döver kâğıttan gemilerimi,
Her köpükte bir hükümdar çürür tarihte.
Ben ki denize bir nazar boncuğu gibi bakardım,
O ise beni, bir lânet gibi yuttu sessizce.
Bir öpücük değil bu, bir antik lanetin öpüşü,
Aşk dedikleri haritalardan silinmiş.
Kürekler kırık, yelken yırtık,
Her vuslat, yeni bir fırtınaya zimmetlenmiş.
İskeleye vurur kayıp bir leylağın gölgesi,
Kim derdi ki martılar da yasta olabilir?
Zambaklar sararmış, gül küsmüş lale’ye,
Her çiçek eski bir yemin şimdi, tutulmamış.
Bir defterin arasında kurumuş kelimeler,
Yalancı bir baharın hatırası sadece.
Gönlüm bir mezar taşı gibi susar;
Üzerinde tarih yok, ama sızı ebedî.
Zaman, gri bir semazen gibi döner başımda,
Her devrinde bir dua, her rükûda bir hüzün.
Adımı bile unuttu bu şehir,
Kendimi anlatamam artık hiçbir yüzün.
Mevsim takvimi unuttu;
Kışın ortasında açar bazen bir hançer çiçeği.
Gece, sırtıma yaslanan bir yılan gibi soğuk;
Sabahsa küllerimden utanır — doğmaz bile.
Yıkık bir cami avlusunda bekliyorum hâlâ,
Mihraba sinmiş bir hayal gibi, kıyamda.
Alimin unuttuğu bir dua belki bu;
Bir harf eksik, bir niyet yarım, bir kalp dağdağada.
Gönlüm bir külliye, ama imamsız ve ıssız,
Minarede ezan değil, sadece iç çekişler.
Ve sen, ey vefasız sevda,
Bir vakit namazı gibi geçtin — abdestim haram kaldı sana.
Ey kadim suskunluk, ey yüzünü değiştiren şehir,
Bu kalp seni anladığında zaten harabeler dolmuştu.
Bin yıllık bekleyişin alnı çatık,
Kahinler bile susmuş, kehanet bile korkmuştu.
Sonsuzluk dedikleri şey bu olsa gerek:
Bir gölgeye âşık olup ışığı unutmaktır.
Ben artık bir yankıyım yalnız,
Bir çığlık olarak çalınırım kendi kulaklarıma.
Yeter!
Ey evrenin unuttuğu adım!
Ey yarım kalmış mısra!
Sana yazdığım her satır, kendime açtığım yara.
Ben sustukça büyüyen bir karanlığım artık;
Bir yıldız bile dokunmaz bana bu kadar soğukken.
Ama bu sızı, evet bu sızı benim;
Susmam! Bu isyan bir çerağdır karanlığa, yakarım yeniden!
Kayıt Tarihi : 13.6.2025 23:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!