Yeni Köy Zengi İlkokulu

Mustafa Çetinkaya
605

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Yeni Köy Zengi İlkokulu

YENİ KÖY ZENGİ İLKOKULU

Eğirdir'den Sütçüler'e doğru giderken, Saptık sola
Çamlar arasından kıvrıla kıvrıla
Antik kent kalıntılarına bakarak
Çıktık hafif bir yokuştan düzlük bir alana.
Yol kenarında atları, eşekleri, inekleri,
Vardık varıyoruz,
Göründü hafiften hafiften köyün evleri.

Dediler ki işte burası,
Burası okul!
Ahh benim okulum!
Gizlenmiş haldeydi caminin,
Caminin görkemli bodrumuna(!)

İlk anda bozuldum, işte dedim,
İşte "okul okul!" dedikleri.
Binasız, lojmansız, bakımsız,
İşte Yeniköy Zengi İlkokulu.

Dikdörtgen şeklinde ince uzun bir oda,
Sıkış tepiş öğrenci sıraları.
Bir köşeye zar zor sığan öğretmen masası
Masanın yanında,
Özensiz biçimde bırakılmış birkaç harita
Ve duvarda
Bir yanı aşağıya sarkık yazı tahtası.
En düzgün görüneni de
En yukarıda ki bayrağımız
Ve Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün resmi.
İstiklal Marşımız panosu kararmış,
Atatürk' ün Gençliğe Hitabesi bir parça.
Bir de Türk'üm doğruyum, çalışkanım,
Çalışkanımla başlayan andımız var.
Olanı da biteni de,
Ne varsa ne yoksa ,
Hepsi bu kadar.

İşte o an
Çöktü içime gördüklerimin acısı.
Bu nasıl bir işti, bu nasıl anlayış,
Bu nasıl yarınlara bakış?
Bir sığınağa iner gibi birkaç basamakla inersin,
Toprak seviyesinde iki pencere,
Mümkünü yok hiç bir yeri göremezsin.
Bir katliam olmuş da sanki apar topar
Topluca bir mezara gömülmüş gibisin.

Yan tarafta umumi tuvalet ve çeşmesi.
Karşıda da derme çatma
Briket ve ahşaptan ibaret caminin lojmanı.
Lojman değil, baştan savma,
İki tahta, birkaç kalas
İşte!
Varmış desinler hesabıyla yapılmış
Gecekondudan da beter,
Bir gecekondu döküntüsü.

Ufacık bir oda,
Ufacıcık...
O da var gibi yok gibi bir şey.
Ufacık mı ufacık,
İki adımlık,
İşe yaramaz cinsinden de bir mutfak.
O da olmasa da olurmuş dedirtiyor insana.

Hasret'imle sıvadık kolları, koyulduk işe
Sildik süpürdük,
Harabe yine harabe ama
Bir parça yaşanılır hale getirdik.
Hayat
İşte hayat,
İşte acı hayat dedik.

Ve başladı dersler
Her sınıfta üçer beşer öğrenci
Birleştirilmiş sınıflar eğitim öğretimi.
Birlere çizgi çalışması, diğerleri ödevli...
Dördüncü beşinci sınıflara Türkçe,
Diğerleri ödevli...
İkinci üçüncü sınıflarla Hayat Bilgisi,
Birinci sınıflar, dörtler beşler ödevli...
Ve sürer gider,
Ve sürer gider hummalı biçimde dersler
Bir de bakarım ki akşam oluvermiş,
Kıpırdanmaya başlar öğrenciler.
Haydi çocuklar derim haydi
Paydos!
Toparlanan gider, toparlanan gider
Ardından bir sessizlik çöker.
Önce toz kalkmasın diye hafifçe su çileyip
Başlar nöbetçi öğrenciler sınıfı süpürmeye
Artık hazırdır yeni güne
Yuvam, ışığım, aydınlık geleceğim
Okulum, ilkokulum...

Ve çok güzel bir günaydınla başlıyorum
Çok güzel bir günaydınla,
Her gün,
Her gün yeni güne.
Cıvıl cıvıl bodrumun önü
Birileriyle ders yapıyorum diğerleri ödevli,
Ödevliler derse başlıyor kalanlar ödevli.
Devam edip gidiyor vardiyalı hayat
Devam edip gidiyor öğretmenin hayatı.
Hayat işte!
İşte hayat!

Yazmayı, çizmeyi severim .
Hazırladım en kısa zamanda,
Renkli kartonlarla tarih şeridini,
Astım baştan başa duvara.

Mevsim tablosu,
Çok hoş oldu.
Kapının tam da karşısında.

Ve "Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan"
Türkiye'mizin siyasi haritasını da
İki pencere arasına.

Her yer irili ufaklı taş
Öğrencilerle bir olup öğle araları
Sıralıyarak yanyana yanyana taşları
Bir kaldırım yaptık tuvalete kadar.
Artık kapının önünde de çamursuz bir yerimiz var
Sıra olduğumuz,
İstiklal Marşımızı söylediğimiz,
Andımızı okuduğumuz.
Yürüyoruz artık kendi kaldırımımızda
Oyun oynuyoruz kendi alanımızda.
Öğrenciler mutlu, hasretim mutlu, ben mutlu
Hayat,
Hayat işte,
İşte hayat!

Mustafa Çetinkaya / 1986

Mustafa Çetinkaya
Kayıt Tarihi : 25.10.2025 23:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!