şu dünyada arayan bulur istediğini
ceset cansız olsa da o mezarını bulur
kabristana gidince başıboş yalnız kalmaz
duasını edecek türbedarını bulur
bir yol tutmuş gideriz dünya denen şu handa
yolumuz sapmışların yolu olmasın ya Rab...
garip kılma kimseyi mevlam iki cihanda
mazlum olan zalimin kulu olmasın ya Rab...
sen herşeyden müğnezzeh, sen Sübhansın, sen teksin
özledim...
özlenesi güzel gözlerini...
özledim...
güneşi kıskandıran hırçın saçlarını...
özledim...
baharı getiren ince sesini,
nasıl da mahvoldu çöktü bir hayat
sırça sarayları yıktı hasretin
goncalar getiren bahara inat
ömrümü sarartıp döktü hasretin
ne varsa yaşanmış segi adına
üç kişilik sevdalardı yaşanan
iki kurban vardı mutluluk oyunu oynamaya çalışan
ağlayan oyuncak bebekler misali...
yaşlar gözlerden değil
kalplerden akıyordu...
keşke dünyayı seller götrseydi de
artık oynamak isremiyorum seninle...
bıktım hep bu yalansı gülüşlerinden
neden bi kere olsun benim gibi sen de ağlamıyorsun? ? ?
neden gülücüklerine gözyaşlarından yağmurlar yağmıyor? ? ?
yoksa sen...seni sevdiğim kadar...sevmiyor musun beni? ? ?
yüreğim cehennemler kadar soğuk
buz tutmuş bir ateş avuçlarımda
titreyen nefesim, nefesim boğuk
hasretin meyvesi göz uçlarımda...
vuslata yol alan yıllar tutulmuş
...beklenen gün gelcekse çekilen çile kutsaldır derler...
gittiğin yoldan eminse sarılırsın kervana sıkı sıkıya
ne sıcak kumların girdiği
sızlayan ayakalrının yarıkları önemlidir...
ne de çöl fırtınasına gebe gün batımı...
aklındaki tek şey, aşmaktır, uçsuz bucaksız tepeleri...
ölümsüz bir idama mahkum eyledin beni
dar gitti ferman gitti; sen gidiyorsun
birden harlar içinde çölde buldum kendimi
bağ gitti eyvan gitti; sen gidiyorsun
gençliğim esir düştü, prangalar takıldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!