Çoğalıyor alevlerin gürültüsü
Gündönümü, yıldızlı bahar, cehennem ağzı
Karanlık bir timsah gövdesi –kafatası yok!
gözyaşları sere serpe
(Her nasılsa Düşleri Dişlerimde)
-ben neredeyim / bul beni…
ağzımı açtığım anda susacaksın biliyorum
susma, konuş söylemeyeceğim
dinlemek istiyorum ne varsa
konuş yoksa şimdi düşüp öleceğim.
14.09.08 Pazar Yasmincu
ıslak betonların üzerine yıkıldım ilk
yıkılmak dediğim bildiğin gibi değil
gözlerim karardı önce,
sonra dünya öyle bir döndü
ilk kez keşke dedim
keşke…
benim için kimse bir şey yapmadı hayatta
bilsin bunu tüm dünya,
keza
bende kimse için yapmadım
herkes ne yaparsa kendi için yapar
artık bunu anladım
birden olacak seziyorum
bu kar havası
“oysa ne güzelsin”
bu kızılımsı karanlık
bu sessiz beyaz
her şey birden olacak biliyorum
(Ve mendil sallanamaz bu rıhtımda)
En sevdiğin pestili unut
Değmez bahsetmeye
Ve uykusuzluğa gündönümünde
Geri gelmesi mümkün değilken zaman
Cebimde otuzbeş kuruş var
Yaşım yirmidokuz
Kimseye kahretmiyorum
Kendimden başka…
Ol dedi ve
Oldun
Nasıl “ol” dediyse evrene…
Sana da “ol” dedi ve
Sen nezdimde
en büyük mucize
İstiklal’ de bekle beni, az kaldı geliyorum
Kafam dağınık şimdi yürümekteyim
Az bulanıklaştı dünya yoksa ölüyor muyum?
Vakit geç oldu artık gitmeliyim…
İyi ki gelmişim bir kahve söyle bana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!