Yaşlandın sen anla artık

Gözlerim ve ben hayata devam ediyoruz
Çisil çisil yağan sağanakların içinde.
Yüreğim yorgun,
Doğuramadığı sevdalara gebe.
Bir yağmurun damlaları gibi akıyor
Gözyaşlarım
Usul usul Diclenin iç kesimlerine.
Fırat kıskanıyor bizi,duramıyor yerinde
Hırçın rüzgarlar gönderiyor üstümüze
Yorgun düşsün bedenimiz diye.
Bilmiyor ki zaten asırlık yorgunluklar
Esir almış bu bedeni
Bilmiyor ki geçmişimin karanlık sayfaları
Gelmişler birer birer önüme
Şah mat etmişler beni
Her zamanki gibi mal-i hülya seferinde.
Aslında bir bilse,bende fırat gibiyim
Neredeyse çekeceğim isyan bayrağını.
Şu ellerim diyecek artık tutamıyorum
Şu yolda hor kullandığın ahval-i ruhuyeni,
Şu dizlerim diyecek artık yetişemiyorum
Her arzu-yu kalbine eskisi gibi.
En sonunda leyl zülüflerin peşinde koşmaktan Ağarmış saçlarım gelip diyecek
Otur şu köşede,sallanan iskemlende
Biraz olsun yaşlandığını anla artık
Senin zamanın doldu bak
Bu son demlerdir,sil gözyaşlarını
Sen yaşadığına şükür et
Ey! aşık-i seferi.