Pis sakalımı sardı beyaz, kopardım birazını
Aklımı ararım ancak bulurum birazını
Kelimeler müebette, kapatırım inatla ağzımı
Namınla yanarsın, istersen çok azını
En dışa itiliyorum, yardım edin sonum geliyor.
Tek sığınağım kelimelerim, onlar da aksatır ziyareti.
Vurdular kafamın tam ortasından, sorun ırk,din belki de aksandı.
Belki düzende parça olarak tek aksayandım.
Yok saydım kendimi, aynadaki şahıs yok sandım.
Hiçbir alev görmemiştir,benim gibi soğuk birisini.
Hızlıca yanarken titreyerek seyrederim bu manzarayı.
Benzetiyor,üstü örtülmüş vahşetin soykırım portresini.
Farkında bile olmadan donarak kaybolacağım.
Aklıma geldi,aklımın başına geldiği.
Meraklı izleyicisiyim zamanın,zihnimde bitiş sesleriyle.
Çekildim bir kenara izliyorum giderken yavaş adımlarını.
Ruhumu tutan bir kafestir bedenim,en ileri mahkumları saklar.
'' Gerçek!'' diye bağırırım,bana ne kadar duymasamda.
Düşünmek yer bitirir bedeni karınca misali.
Sıcağın kıymetini çok soğukta kalan anlar.
Soğuğun kıymetini sıcakta yanıp tutuşan anlar.
Donana soğuğun,yanana sıcağın ne faydası var?
İnsan hep olanı özler, elde kalan sadece zarar.
Kömür karası donmuş parmaklarım.
Zamana bile bakamazken ne çabuk geçer asırlar.
Gözlerinle saatleri hapsedersin,geçmek bilmeyen saliseler.
Saçın ağarır,dizlerin ağrır,en güzelleri ağırlarsın ebediyete.
Geçmez zamanın içinde,ne geçen zamanlar vardır mapushane kaçkınları gibi kaçışp duran.
Duvar köşelerinde ağlamak isterim,üstüme vuran gece gibi karanlıkla.
Naif davranışımsın, hediye güllerin en hoş kokususun.
Budaklanıp yeşeren ağaçlar, fırın misali yüzü kızartan güneş ...
Yazarım onlara bakarak hiç susmayan bir sessizliğin ortasında.
Sen başarısız bir romanın en güzel sayfasısın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!