Muallak bir yıldızın yamacından geçerken
tezahür eden ışık kütlesiydi gözlerin
ellerim ahvale muktedir sanırken kendini
zihnim o yolda çocuk olduğunu keşfetti
yüzümün yarısı benim diğer yarısı belirsiz
baktım ama görmek mümkün değildi
Belirsizliklerden kaçındığım nefret saatlerinde
adına tutunarak çıktım en karanlık dehlizlerden
bir yangın vaktinde küllerine imanı öğretene adadım
tozlu raflardan devşirilmiş cümleleri
hayat kaybedilmiş bir güzelliğin yansıması şimdi
gece çok bilinmeyenli bir denklem bu bahiste
Dalgalar kıyaya böyle vurduğunda
denizin anlatacak bir şeyleri var demektir dedi kadın
adam onu dinledi
anlatacak bir şeyleri olan denizi dinler gibi
ve o günden sonra
dalgalar ne zaman kıyaya öyle vursa
Bir çay vardı bir de sen
yokluğunda öğrendim çayı şekersiz içmeyi
yokluğunda sevebilmek bu şehri
mümkün olabilseydi, denerdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!