Ne zaman dağların zirvesini düşünsem
İçimde gökyüzü başlar
Başıma değecekmiş gibidir de bulutlar
Elimi uzatırım, heyhat değemem.
Rüzgara kapılmışım da bir gün
Fakir, ama mutluydular eski evlerde
Yaşlı bir ağacın olmamış meyvaları
Şimdi hepsi başka uzak ellerde
Kader rüzgarlarında sonbahar yaprakları.
Hayat kavgasında yorgun mu düştüler?
Ne bir korku, ne sevinç gözlerinde
Dağlara akşam indiğinde
Rüzgârı, rüzgârı, rüzgârı dinle
Ürperirken ruhun, ısınır çoban ateşinde.
Bir gün senin de ümitlerin olur, senin de
Artık başım dik değil
Kapkaranlık yüreğim
Alıp başını gitmiş
Dostluk, sevgi ne varsa
Bütün yüce saydığım
Derin gömsünler beni
Yaşanası bir dünyaydı bölüşmek istemiştim
Hayat mı keskindi, içim kanıyor
Yüzümde garip çizgiler edindim
Yaşlandım demeğe dilim varmıyor.
Çocukluk sevgilerim, delikanlı aşklarım
Sevgiyi var sandınız
Ya da sürmedi
Başlayınca hır, gür
Ve konuşacak bir şey kalmayınca
Özveri de yetmedi.
Ah keşke
Bir sabah ne olur beni okşayarak uyandır
Güzel sözcükler söyle, mutluluğa inandır
Ellerim avuçlarında yeniden hayat bulsun
Yorgun, hasta kalbimi yeniden sevdalandır.
Gözlerim, senden alsın gene yaşam sevinci
Bir tebessüm içindi oysa
Paylaşmak bir sevinci
Sıcak bakışların bana yeterdi
Çamsakızı armağanım
Sevindirirdi seni
Bir gün belki
Sana rastlayacağım
Göz, göze geleceğiz, şaşıracaksın
Bir aydınlık sokakta.
Bir süre öylece bakışacağız
Kuruyan toprakları anlattı, çatlak dudaklar
Hasadı konuştular
Bir garip çöktü o köye akşam
Eller yumruk oldu, öfkeden
Diller söylendiler.
Fatma Nine gözlerini kıstı dağlara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!