Yaşam nedir, diye sordum kendime
Bir akşamüstü,
Güneş batarken değil de
İçim kararırken.
Yaşam;
Bir sandalyenin boşluğuna bakıp
“Bir gün daha geçti” demekmiş meğer.
Sesini ezbere bildiğin birinin
Artık adını anınca susmakmış.
Özlediğimiz ölüler var,
Adlarını kalbimizin en kuytu yerine gömdüğümüz…
Fotoğraflarına bakınca
Gözlerimiz değil, yıllar doluyor.
Onlar artık aynı rüyada gelmiyor bize,
Ama her sabah
Aynı eksiklikle uyanıyoruz.
Bir de diriler var…
Yanımızda nefes alan,
Ama içimize değmeyen.
Bakışlarından kaçtığımız,
Cümlelerini yarım bıraktığımız.
Adını duyunca içimizin daraldığı,
Yanımızdayken bile
Kendimizi yalnız hissettiğimiz.
İşte yaşam,
Ölülerle konuşup
Dirilerden kaçma sanatıdır belki de.
Bazen bir mezar başında
Kendimi daha güvende hissederim,
Çünkü orada yalan yoktur.
Kimse rol yapmaz,
Kimse kırmaz bilerek.
Sessizlik bile dürüsttir orada.
Ama hayatta…
Gülüşlerin ardında bıçaklar saklanır,
Soruların içinde hesaplar.
“İyiyim” kelimesi
En çok yalan söylediğimiz yerdir.
Yaşam;
Kırıldıkça güçlendiğini sanmak,
Ama her seferinde
Biraz daha eksilmekmiş.
Anlattıkça anlaşılacağını umut edip
Her defasında
Biraz daha susmakmış.
Özlediğim ölüler bana
Hiç yük olmadı.
Ama görmek istemediğim diriler
Omuzlarıma yıllar bıraktı.
Bir insanı kaybetmek değilmiş zor olan,
Ona alışmakmış zor olan.
Bir insanın hayatta olması değilmiş acı veren,
İçinde olmamasıymış.
Yaşam;
Kalanlarla idare etmeyi öğrenmek,
Gidenleri kalbinde yaşatmak,
Ve gitmeyenlere rağmen
Yoluna devam etmekmiş.
Bazen “basit” derler ya,
İşte bu kadar basit…
Ama bu basitliğin içinde
Bir ömürlük ağırlık taşır insan.
Ve yine de
Her sabah uyanırız,
Çünkü yaşam
Gitmek istemediğimiz kadar güzel,
Kalmak zorunda kaldığımız kadar ağırdır.
Kayıt Tarihi : 19.12.2025 08:56:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!