Yaşamak Dedikleri Şiiri - Münzevi Zeyrek

Münzevi Zeyrek
56

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Yaşamak Dedikleri

I

Bazen düşünüyorum,
yaşamak bir çocuğun defterine yazılmış
yanlış matematik işlemi midir?
Toplamaya çalışırsın,
sonuç hep eksik çıkar.

Yaşamak,
komşunun sobasından gelen ekmek kokusuna imrenmekti,
ama utanıp istememek...
Çünkü istemek,
çocukken bile öğretilmiş bir suçtu.

Yaşamak,
hep bir şeyleri kaybetmekmiş.
Bir mendil, bir sevgili, bir çocukluk.
Sonra ceplerine bir bakıyorsun,
hiçbir şey kalmamış…

Ben büyüdüm.
Ama içimdeki çocuk büyümedi.
Hâlâ dizleri kanıyor,
hâlâ misketlerini kaybediyor.
Ben yetişkinlere ait ceketler giydim…
Ama o çocuk hâlâ içimde çıplak üşüyor...

Yaşamak,
bir tarafın yetişkin,
bir tarafın çocuk kalmasıymış.
Ve hiçbirinin diğerine yetmemesi…

Ben şiirlere sığındım.
Çünkü insanlar bana küçük geldi.
Defterime yazdım:
“Bir kadının kalbine sığamadım,
belki bir mısraya sığarım.”

Yaşamak,
hiçbir yere sığamamakmış…

Hep yalnız yürüdüm,
asfalt bana küstü,
kaldırım taşları ayağıma çelme taktı.
Bakkal önüme düşürdüğü sakızları topladı…
Ama ben düşürdüğüm kalbimi toplayamadım.

Yaşamak,
bir kalbi sürekli yerden kaldırmaya çalışmakmış…

Bazen düşündüm:
İnsan ölmeye nasıl hazırlanır?
Cevabını bulamadım.
Belki de yaşamak dediğimiz şey,
ölüme sürekli prova yapmaktır.

Ben hâlâ prova yapıyorum.
Her gece yatağa girdiğimde
ölü taklidi yapıyorum mesela.
Gözlerimi kapatıyorum,
sessizce uzanıyorum.
Ama sabah yine kalkıyorum,
çünkü ölüm beni hâlâ seçmedi.

Yaşamak,
ölümün seni seçmemesiymiş...

Bir gün biri sorarsa bana,
“Nasıl yaşadın?” diye.
Şöyle derim:
“Eksik, kırık, yalnız…
Ama yine de yaşadım işte.
Çünkü yaşamak,
hiçbir şeye rağmen
gülümsemeyi unutmamakmış.”

II

Yaşamak,
yırtık bir defterin sayfaları gibi darmadağınıktı.
Güzel cümleler yazmaya çalıştım,
ama kalemim hep yarıda kırıldı.

Her sabah uyanıyorum,
çünkü ölüm hâlâ izin vermedi bana.
Rüyalarımdan uyanıp
pencereden dışarı bakıyorum:
komşunun kedisi hâlâ doğuruyor,
bir çocuk hâlâ açlıktan ağlıyor,
gökyüzü hâlâ aynı masmavi yalnızlıkta.

Başak tarlalarında koşan çocukları hayal ediyorum,
yüzüne konan arıyı öldürmeyen,
onu arkadaş bellemiş küçük çocuğu.
İşte yaşamak belki de odur.
Bütün acılara rağmen
gülümseyebilmektir...
Sırtında kambur taşısan da,
kalbinde yüzlerce mezar kazsan da.

Ben yaşadım.
Bir çiçeğin yapraklarını teker teker kopararak,
“Seviyor, sevmiyor” diyerek yaşadım.
Sevilmedim çoğu zaman,
ama işte yine de
çiçekleri çok sevdim.

Sevilmedim.
Sevemedim de.
Çünkü kalbim eksik büyüdü.
Yalnız bir kalbin
başkasına nasıl yettiğini hiç göremedim.

Yaşamak,
bazen de
çürüyen bir elmayı ikiye bölüp
çürük kısmını kendine ayırmaktır.
Çünkü öyle öğretmiştir hayat sana:
“Paylaşmak,
kalbin en güzel masalıdır.”

Benim yolum hep çıkmazlara vardı.
İçimde yürüdüm, yürüdüm,
sonunda kendi sessizliğime çarptım.

Yaşamak,
kendini kendi içinde kaybetmiş...

Yaşamak,
ucuz defterlerin sayfalarına şiirler yazmaktı.
Bir sevgiliye hiç okunmayacak mektuplar bırakmak...
Sonra postaneye gidip hiç yollamadan geri dönmekti.

Yaşamak,
ölümü ertelemekmiş meğer.
Acıları yanına alıp,
gözyaşlarını bavuluna koyup,
tren garında hep bir sonraki vagona binmekmiş.

Ben şimdi bavulumu topluyorum.
İçine kırık aynalar,
çocukluk resimleri
ve yarım kalmış şiirler koyuyorum.

Giderken geride tek bir şey bırakıyorum:
Bu dizelerimi...
Belki bir gün biri okur da,
“İşte yaşamak budur,” der.
O zaman ölmüş bile olsam,
bir parçam hâlâ yaşamaya devam eder.

Münzevi Zeyrek
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 13:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!