Bir kelime söyledim,
sen susmayı seçtin.
İkimiz de birer heceydik sanki,
bütün cümleyi yutmuş bir suskunlukta.
Gözlerin gitti,
bakışların kaldı bana.
Ben sana değil,
gecenin çamaşır ipine asılmış
yarım kalmış hayallere ağladım.
Islak ve buruşuk.
Bir adım atsaydın belki,
iki yalnız, bir yol olurduk.
Ama sen hep bir şeyin kıyısındaydın,
ben hep orta yerinde yokluğun.
Bir şey vardı sanki…
masa örtüsünün kıvrımında unutulmuş,
sıcak çayın dudak izine bıraktığı o hayalet,
biraz ruj, biraz terk ediliş…
Şehir şimdi loş ve suskun.
Sokak lambaları bile yorulmuş anlatmaktan,
geceyi bile geçemiyor içinden.
Ve ben,
bir sigara dumanı gibi
varla yok arası,
ruhsuz bir cam buğusunda kayboluyorum.
Duvardaki saat,
hep aynı saniyeyi kemiriyor.
Zaman ilerlemiyor artık,
biz sadece üstünden geçen ağırlıklarız onun.
Saniyenin çırpınan kalbinde sıkışmış
bir çift eski ayak sesi gibi.
Adını söylemekten korkuyorum
çünkü her hecesi bir düşme,
bir eksilme,
bir içe göçme bende.
Kelimeleri susturan o sesin,
şimdi yankı bile yapmıyor
belki de içimdeki boşluk artık
ses geçirmiyor.
Bir sokak vardı hatırlıyorum,
adım adım sustuğumuz.
Kaldırımlar bizi hâlâ hatırlıyor sanki,
gölgeler eğilip kulak veriyor ayak izlerimize.
Ama sen hep önden gidiyorsun,
ben de ardımdan gelen yalnızlığımla
kendimi takip ediyorum.
Kayıt Tarihi : 30.5.2025 13:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
teşekkür ederim.
TÜM YORUMLAR (2)