YAPRAĞIN MASALI
Yaprağın kaderi düşmekmiş,
Diye yazmışlardı.
Bir evin duvarına kırmızı bir rujla,
Etkilendim ve sordum yaprağa
Ya dal, seni bırakmak istemezse?
Badem gözlerini hafifçe yumdu
Dedi ki:
Dal yaprağı düşürmek istiyor…..
Önüme baktım,
Yutkundum,kelimeleri dizemedim.
Sadece,
Belki dal kuruyunca…
Diyebildim fısıltıyla.
Evden koşarak çıktım.
Sensizliğin sellerinden,
Boğulan yorgun bedenime,
Kurumamalı, kırılmamalısın dedim.
Yaprak düşecek,
Rüzgarlara savrulacak
Bırakma onu,kuş gibi tut dedim,
Ama yapamadım,tutamadım.
Yaprak daldan koptu,düştü.
Bir sonbahar rüzgarına kapılıp,
Gideceği yönün aksine savrulurken
Ardından son bir kez bağırdım:
Bekle,dur! Geliyorum.
Ama duyuramadım sesimi.
Çünkü düşmüştü.
İçim sızladı, ağladım.
Ama kimse, yaprak bile duymadı.
Derken çöpçü geldi,yaprakları topladı.
Benim yaprağımı önce görmedi,sevindim
Eyvah,onu şimdi gördü, ve aldı
Hem de incitmeden.
Götürürken de mırıldandı.
Evimin başköşesine koyarım.
Dal ne mi oldu? Sormayın
Çatırdadı,kırıldı.
Gövdeden ayrıldı,hiç sesini çıkarmadı.
Belkide mutluydu, ama yapraksızdı.
Onu da sabah çiyleri üzerindeyken
Gelip aldılar.
Diğer yaprağı olmayan dallarla birlikte,
Bir arabaya koydular.
Götürdüler ve ona hiç acımadılar
Bir evin bacasından çıkan dumanlarla
Yalnızlık rüzgarlarına karıştırıp
Küllerini sevgi denizine savurdular.
Yaprak ne mi oldu? Bilemem.
Belki kurudu,belki de filizlendi.
Ama artık tutunacağı bir dalı yoktu.
Kayıt Tarihi : 2.12.2004 01:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (3)