Yan masada, avuçlamış biri solgun yüzünü,
Unutmuş dününü, şaşırmış yazını, güzünü.
Herkes birbirinden saklamakta kara hüznünü,
Elem, acılar yanyana toplanmış yan masada.
Her masada, havalarda küfrün bini bir para,
Bunun da ağzı var, dili yok, belli ki fukara.
Hüzzam şarkıya katılıp duruyor ara ara,
Kalkıp gitmeyecek, sigaradan kolu yanmasa.
Bakan bile yok, umurunda değil hiç kimsenin,
Sormazlar; Nasılsın,necisin, sahibin kim senin?
Ortam sımsıcak,muhabbet koyu,mevzudaderin,
Dönüpde bakmazlar,âlem yansada yanmasada.
Yan masada garibin umudu yok, kalbi kırık,
Ağzına yapışmış ağıt, boğazında hıçkırık.
Yıkılmış şimdi, görünen yaşı seksen, aslı kırk,
İşık bile karanlığa yakın, loş yan masada.
Belli ki oturmuş durmuş ta akşamdan sabaha,
Akıllı adam takılmamış hiç dosta, ahbaba.
Sustu kaldı, birazcık konuşacaktı az daha,
Bir rüzgâr esti, unuttu; hepsi uçtu, yanmasa da.
Her masa kendi dünyasında, kendi havasında,
Bilen bilmeyende uzman, herkes kendi dalında.
Hepsinde ayrı dert, acı; aynı hava aslında,
Kimsenin birbirinden haberi yok yanmasa da.
Gülmeyi bile unutmuşlar; yüzleri solgun, bitkin,
Kimedir acaba bilinmez, bitmez bunca bir kin.
Hepsi karamsar, yarınlar umutlarından çirkin.
Tütmezki kimsenin kalbi,yansa da yanmasada.
Nasıl görsün ki gözler, kıpkırmızı kan çanağı,
İçine çökmüş önceden volkan olan yanağı.
Kader, takdir ederek yazıp örmüşse bu ağı,
Bugüne kadar geldi,çözen çıkmaz, yanmasada.
-Samimi
Sami DemirkolKayıt Tarihi : 20.10.2025 16:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!