Gecenin ortasında bir cümle düştü içime,
kelimeler uyurken bir anlam uyanıyordu.
Adını bilmediğim bir çağrı,
bir kalbin kendi yankısına seslenişi gibiydi.
Oysa hiçbir başlangıç saf değildir;
sen gelmeden önce de senin kokun vardı rüzgârda.
Bir anı, zamandan önce doğmuş olmalı,
çünkü seni tanımadan da seni özlüyordum.
Bir sokakta yürürken,
taşlar ayaklarımın altında değil,
kalbimin içinde yankılandı.
Her adım, bir şiirin yarım kalmış mısrasına dönüşüyordu.
Senin sesin geldi sonra —
kırık bir aynadan yansıyan ışıktı belki,
ama ben her kıvılcımda
bütün bir yangını gördüm.
Biz birbirimize varmadık aslında,
sadece birbirimizin eksikliğinde büyüdük.
Sen bir sessizliğin suretinde,
ben bir bekleyişin içinde çoğaldım.
Ve zaman,
bizi aynı hikâyenin iki yanına yazdı.
Birimiz “belki” dedi,
diğerimiz “artık” —
ve ikisi de aynı suskunluğu taşıdı.
Şimdi anlıyorum,
aşk bir kavuşma değilmiş;
aynı acıya iki farklı pencereden bakabilmekmiş.
Birbirine dokunmadan yanabilen
iki yalnızlık kadar yakındık biz —
ve belki de,
aşkın en derin hâli buydu.
Kayıt Tarihi : 4.10.2025 21:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!