ölüm lükse kaçıyor bu aralar
yaşamak denen şeyin
yaşanabilir bir şey olmadığını
anladığımdan beri
ütüsüz,kirli bir gömlek gibi
taşırım ruhumu sırtımda
azLeyle
serin bir akşamüstü
annem doğurmuyor beni bir kez daha
ayvalar yapraklarını avuçlarıma taşıyor
pörsümüş kollarına davet eden
ekşimsi bir tadı var gecenin
namusunu uzak bir tarihte
terk etmek zorunda kalan
ikindi yağmurlarını en çok ben severim
toprak kokusu karışınca işçilerin telaşına
ferahlamışken tarlasını allah’a emanet eden babanın yüreği
denizler artık hazırdır kıyıları daha sert okşamaya
banyodan yeni çıkan çocuklar
daha mahcubdur annelerine
en çok aklım başımda değilken
sevdim yaşamayı loresima
aklım başımdayken
gagasında çamur taşıyan kırlangıçtan utandım
gözlerine okyanuslar ektiğim gecelerde
sözcüklerin sızladığıdır dilimden düşen Pukina
şehrin nefretini emziren bacalardan
simsiyah dumanlar yükselmektedir
gece kursağıma çöküvermektedir
gece değil bu zaten
yolunu gözlerdim
bunu bilmezdin
her sabah aynı saatte gelirdin
zaten zaman senden ibaretti
tüm saatlerim sana kurulu iken
az uyumak ile çok uyumanın
farkına inanmadığım gecelerde
doğal gaz keşfine kayıtsız
sobalı odamda
tavana düşer akislerin
süveyda
bitmeyen kefareti bilmem hangi günahın
öfkesi dinmiyor sevgili allah’ın
bahtımdır bu süveyda
vakitsiz bir gidiş
her ne bırakıyorsa arkasında
hepsi kocaman bir sızı oluyor geride kalana
girmişse de ömrüm ile sırtın arasına
dağlar,şehirler,denizler,başka başka insanlar,
kitaplar,filmler,şarkılar,sigaralar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!