Deniz sakin olursa, mavi adalet saçar
Ne zaman ben sığınsam, mavi denizden kaçar
ne olur sanki
sana ağladığım yerde, kendi maviliğimin içinde
düşüp ölsem...
üzerime gül bıraksan sen
koyu yeşil gözlerinden...
bana ağlasan ve
Bu ölüm neden şimdi,
sen ateş ben yanarken
Bu ölüm neden şimdi,
seni benim sanarken
Bu ölüm neden şimdi,
ölümsüzlükler varken
son bulduğunda uzaktan bakan gözlerindeki o telaş;
bir vuslatı tek seferde içime çekeceğim;
ey benim en derin nefesim;
gözlerin güneşim; ,
uzağa bakınca sen;
beni görünce
Sevgili Evin;
Ne kadarını hatırlıyorum bilmiyorum senin
Hiçbiri aklımda olmayan bir sürü anı,
Sorgulanmamış yıllar, mavi, yumuluş, dudaklar...
Zaman bir asi kolye
Senden bana hediye
kader diye çekilmiş alnıma ince çizgi,
yokluğuna sisler çekilmiş perde perde,
şeytanla melun oldum ben, ankayla küle döndüm...
bir şehir yanarken yalnızlıktan-İstanbul yanarken-
gemilerim kağıttanken, yinede sırtımı dönmedim sana...
... şimdi ispat istemeyen bir aşkın boşuna söylenmiş fetvası gibi dursanda
Bir gölgenin altında al açık eller
avuçlar tebessümünü öykülerin
su berrak gök mavi hayal serin
bir yerinde gül biter dikenlerin
giyinse de siyahı hep matemler
Kalabalık bir yalnızlık ve
sıradan bir serüvendi geçen
hayatımın altın parmaklarından.
boyarken gözlerimi titrek ışıklar,
kar beyaz kışlar geçti şakaklarımdan.
uyandığımı sandığım uyku, uyanıklığımmış
Bir yarasın kan kurusu akşamdan
Durmuş bir saatin doğru anısın
Beni terk ederken ışıklar camdan
Haydut bakışımın en kör yanısın
Seyrine doyulmaz bir manzarasın
Hiç söylemeden
bir yağmur damlası gibi
adamın parmak uçlarından yere düşmüştü
kadın...
Yağmurdan sonraki toprak kokusunu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!