.
Dörtnala gidenler atların eyerinde,
Arkadan ilerleyen kalabalık,
Bütünleşiyor, yarış yerinde,
Sevinç, sağlıyor birlik:
Bizi de izleyenler vardı eskiden
“ Bir kez olsun gözlerimden yorulmayan gözlerin
Hüzünle eğiliyor artık sarkmış göz kapaklarının altında,
Sevgimizin solmasından”
Söylemedi mi, şu pek gözler daha
Bilge olmalı diye hiç kimseler?
Veya anlatmadılar mı nasıl da
Mutsuz olur yanarken pervaneler?
Anlatabilirdim, gençsin sen ne var ki
Farklı diller konuşuyoruz sanki.
Herşey ayartabilir beni şu şiir uğraşından:
Gün olur bir kadının yüzü ya da daha kötüsü
Çektiği çile alıklarca yönetilen yurdumun;
Şimdi daha kolayı yok
Elimin alıştığı bu işten.Gençken
Metelik vermezdim türkülere,
Serçelerin saçaklardaki çatışması,
Parlak Ay ve Aydın gökyüzü
ve Yaprakların tüm melodisi
karartmıştı görgüsünü ve çığlığını adamın.
Yaslı,kızıl dudaklarıyla bir kız,
Zaman yok olur gider
Sönmüş bir mum gibi,
Ve dağlar ile ormanlar
Doldurur vadesini, doldurur vadesini;
Ama ateş cevheri ruhların
Eski tatlı bozgunu,
Doğrulacak ve gideceğim innisfree'e,
yapacağım kilden ve kamışlardan
ufak bir kulübe,
birkaç sıra fasulye ve kovan,
vızıltılarla yaşamak adına
yalnızlıkta.
Çok uzak, en gizli, ve bozulmamış Gül,
Katla saatlerimin saatinde beni; oralarda
Otururlar seni Kutsal Mezar’da,
Ya da şarap fıçısında, yenik düşmüş rüyaların
Karışıklığı ve gürültüsü ötesinde aramış olanlar; ve derin,
Uykuyla ağırlaşan, soluk gözkapaklarının arasında
Benim olsaydı göğün sırmalı kaftanları,
O kah altın kah gümüş ışıklarla dokunmuş,
O kah mavi kah açık kah koyu kaftanları,
Güneşin ayın gecenin ipliğiyle dokunmuş
Kaftanları sererdim ayaklarının altına.
Bense züğürdün biri, varım rüyalarımdır.
Eller,verin hükmünüzü;
Getirin rüzgarlarla,
şişen ve süzülen aklımı,
Getirin,dar kulubesine,
getirin geri.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!