Walking Around [Pablo Neruda] Şiiri - Yo ...

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Ara sıra beziyorum insan olmaktan.
Ara sıra giriyorum terzilere ve sinemalara,
durgun ve esrarlı, başlangıçlardan ve küllerden
bir suda yüzen keçe bir kuğu gibi.

Berber salonlarının kokusu ağlatıyor beni hüngür hüngür.
Sadece taşların ve yünün huzurunu istiyorum ben,

Tamamını Oku
  • Ismail Aksoy
    Ismail Aksoy 19.06.2006 - 01:17

    Anadil tadı alınan çok güzel bir çeviri. Kutlarım. Daha önce bu şiiri Ülkü Tamer'in ve Sibel Özbudun ile Kemal Özer'in çevirileriyle okumuştum. Bence sizin çeviriniz çok daha güzel. Karşılaştırma yapılması için Sibel Özbudun ile Kemal Özer'in çevirisini aşağıya aktarıyorum:

    DOLAŞMAK

    Öyle olur ki usanırım erkek olmaktan.
    Öyle olur ki terzi dükkânlarına giderim, sinemalara
    bumburuşuk, geçirimsiz, keçeden bir kuğu sanki
    kaynak ve külden bir suda yüzüp duran.

    Hıçkırığa boğar beni berber dükkânlarının kokusu.
    Tek isteğim taşların dinginliği ya da yünün,
    ne kurumları görmek isterim, ne bahçeleri
    ne alınıp satılan malları, ne kadehleri, ne de asansörleri.

    Öyle olur ki ayaklarımdan ve tırnaklarımdan usanırım,
    saçımdan ve gölgemden de.
    Öyle olur ki usanırım erkek olmaktan.

    Ne hoş olur yine de
    bir noteri korkutmak kesik bir zambakla
    ya da kulağına bir yumruk indirip
    yere sermek bir rahibeyi.
    Ne güzel olur
    yeşil bir bıçakla dolanmak sokaklarda
    bağırıp çağırarak, ölünceye değin soğuktan.

    Sürdürmek istemem karanlık bir kök olmayı,
    ikircimli, uzanmış, düşlerle ürperen,
    aşağılarda, nemli barsaklarında toprağın,
    emerek onu, düşünerek, yiyerek her gün.

    İstemem kalıtçısı olmak bunca uğursuzluğun.
    Sürdürmek istemem bir kök ya da gömüt olmayı,
    yalnız bir tünel gibi, ceset dolu bir mahzen gibi,
    üşüyüp kaskatı kesilerek, ölüp giderek acıyla.

    Petrol gibi tutuşur bu yüzden Pazartesi
    gelişimi görünce benim tutuklu suratımla,
    ve ulur, yaralı bir tekerlek gibi geçerek,
    ve geceye yönelik adımları sıcak kanla dopdolu.

    Ve itekler beni birtakım köşelere, rutubetli evlere,
    kemiklerin pencerelerden taştığı hastanelere,
    sirke kokulu dükkânlarına ayakkabı onaranların,
    yarıklar kadar ürkünç sokaklara.

    Kükürt renkli kuşlar var ve korkunç barsaklar
    kapılarından sarkan nefret ettiğim evlerin,
    unutulmuş takma dişler var bir cezvenin içinde,
    aynalar var
    gözyaşı dökmesi gereken, utanç ve yılgıyla,
    şemsiyeler var her yanda, ağular, göbekbağları.

    Dinginlikle dolaşırım, gözlerle, pabuçlarla,
    hışımla, unutkanlıkla,
    geçerim önünden ortopedik öteberi satan dükkânların,
    tellerinde çamaşırlar asılı avlulardan,
    donlar, havlular, gömlekler,
    kirli gözyaşlarıyla usul usul ağlayan.

    'Sevdiğime Seslenir Gibi' adlı kitaptan, Yordam Yayıncılık. Birinci Basım. Ekim 1992.

    Saygılarımla,

    Cevap Yaz
  • Nurdan Ünsal
    Nurdan Ünsal 18.06.2006 - 22:56

    Çok güzel bir çeviri, anadil tadı aldım nerdeyse...Kutlarım saygıyla...Nurdan Ünsal

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta