Vuslat Şiiri - Derya Kızılgöz

Derya Kızılgöz
224

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Vuslat

- 1 -

Kayarak indi

İliklerimden geçti zaman

Şaşkın bakan usum muydu?

Ardı sıra zamanın

Mahzeni sonsuz karanlık olan

Beklemeye alınmış inancın dölyatağı

Karanlıkta

Başladı her şey

Düş kurduyduk biz o zaman

Kemirdiğimiz her aralıktan

Tozardı beyaz içeri

Usul usul

İncitmeden

Yüzümüze değince

Öylece kalırdı an

Dönerdi sonsuz zaman.

- 2 -

Vuslatını yakın sanan ey ömrüm

Nerden başlamalı seni anlamaya

Ve ne zaman taştın sen başka ömürlere

Henüz kendine doymadan...

***

Gülümseyen bir çocuk sureti beliriyor belleğimde

Pencereden içeri bakıp kıkırdayarak kaçan

Çocuğun yüreğinde çoğalan tılsımın

Güldüren komedyasıdır

İçerde büyük ciddiyetle

Yaşama oturan beylerin

Zaman bitmeden önce tükenenen yolları...

***

Oysa henüz başlamıştı her şey ve davetliydik yaşamın

Karanlıktan aydınlığa bakan gözleri ile

Yeniden

Ve yeniden varoluşa.

- 3 -

Gönül gözüdür panoramik fotoğraflar çeken

Akıcılığı olan hayat

Kadrajımızdan çıkmadan

Her anı kayda alan

Sonsuz sayıda kareyi bütünleyip bize muhteşem sahneler sunan

Kainatın gözü...

***

Görebilmek gerek

Her varlığın gözünden

Nasıl görünüyorsa öylece görmek gerek yaşamı.

Ve her varlığı ait olduğu yerleşkesinde anlamalı...

Rüzgarın aşkına tutunup gelip konduğu tarla başında

Sudan umutsuz bırakmayan ağacın

Yabanda evrenin fısıltılarını dinleyerek öte günde

Gölgesine yorgun oturanın derdine yoldaş olduğunu kim anlar

Pençelerini dalı çizmeden ağaca konduran kuşun yüreğinden başka...

***

Yaklaştıkça uzaklaşan ufkun peşi sıra koşturan

Çocuğun telaşsız gayreti

Ne kadar uzaklaşmış bizden

Koştukça kolları kanatlaşan

Daldan dert kuşanıp havalanan kuşlarla özdeş

Yaşama daima sevecenlik taşıyan

Sabi

Masumluğuyla yüklendiği hüznü

Anasının dizlerine döker

Ruhuna diz çöküp kapanır gibi

Kıvrılarak uyur

Karanlığa uyuyan gözlerinde yıldızlar sayar

Her biri merhametine kayan

Doğanın hüznünün içe kayan gözyaşları gibi

Ağlayan keman sesidir

Belki de hiç görmediği kemanın

Yüreğinde inleyen nameleri...

- 4 -

Şimdi değilse ne zaman

Sus diyorum ey dilim sus

Konuşma

Söyleme bir çift söz bile

Biliriz

Hisler vardı

Yankısı seslerle salınan

Doğanın diline karışıp kaynaşan

Gezgin hisler vardı

Hecelerden

Ve insanoğlu konuşmayı keşfetmeden önce...

Sus diyorum ey dilim

Şimdi değilse ne zaman...

***

Mühürlediler zamanı

Akıp giden nehri

Parseller gibi

Değişen su damlacıklarının hatrını saymadan

Mühürlediler zamanı

O vakit

Anlamaktı

Suyun aşkına bağlanıp giden balığın

Yolu bitmeden tükenen ömrü

Oltada balık olmaktı...

- 5 -

Nizamından cayan kelebekler olmadı hayatta

Tırtılın gayretinde örülen kozada sabırdır

Kelebek ruhunun bilinci

Ve erebildiği muradıdır çiçeğe taşıdığı aşk

Kim bilir

Belki de insanoğlu

Bu sebeple hayranlıkla bakar

Kelebek yüreğini dolduracak kadar yüce sebebine...

- 6 -

Ömrüm,

Ömrüm diyorum

Asılsız bir ihbarın önü sıra kaçan bir düş firarisi

Yakalanırsa

Yolu bitmeden tükenecek zaman

Tahammülü yoktur zalimlerin

Yüreğinde ayna su taşıyanlara...

***

Böyle sessiz ve limansız geziniyorum diye

Hakkımda yalan yanlış hikaye

Demese bile

Düşünenlerin vay haline

Hani denir ya dilden dile

Kul hakkı yeme diye

Safi olanın vebaline

Akıl boş bakıp yok dese de

Asıl mesele

Ki böyle böyle

Sessiz gezinenlerin yanıtını

İlla yaşam anlatır.

Hakkımda yalan yanlış düşünenleri

Hislerimde görüyorum

Katli vacibim şimdi

Kendimi ihbar ediyorum...

- 7 -

Gıyabımda deli demişler hoş

Oysa veliliğe delil toplayan bir düş elçisiyim.

Ülkemin sınırları yoktu

Ve yüksek burçlu kaleleri gereksinmedik

Barıştı sükûnetimizin sebebi

Sevmelere adanmış ömürlerin

Kardeş bağıydı bizi yan yana getiren

Karşı karşıya düşüren savaşı gereksinmedik

Paylaştık varımızı

Bedenlendiğimiz dünyadan giderken

Ardımızda kalacak ne varsa

Emanettir bize

Böyle bildik

Ve işittik

Eşikte selama durduğumuz canlar geçidinde

Sözümüzdü

Bizden sonra bedenlenecek olanlara

Ve bizden önce emaneti tas tamam bırakanlara...

- 8 -

Eksiltiyor insanoğlu hayattan

Tüketerek tutunuyor

Siyah okyanusta yüzen düş gemisi dünyamıza

Hayatta kalabilmek için

Birbirinden düşler çalıyor

Ve huysuzluklarla örtüyor üzerini

Reddine duruyor aslının

Gayrisinde yitiyor

Yitik ömürler ordusudur

Mahşerinde bulunacak

Dünyadan gelmiş geçmiş bütün yitiklerin ordusudur

İnsanoğlu...

- 9 -

Sevgiliye tutulmuş notların ezberinde olamadık diye

Geçemediğimiz onca sınavdan muzdarip aklın kösteklediği

Yüreğimle

Güneşi gördüm gözlerinde.

Kendime battı gülümün dikeni

Gülleri derip sevgiliye sunmak

Kanayan ömrün

Yarasında acıydı...

***

Damarlarda gezinen hezimetin taşkınlığıydı nefesimde daralan

Daraldıkça kendinden kaçanın belleğinde yeşeren

O asil sorudur

Nereye kadar?

***

Gerçeği kabullenmek öyle kolay değil

Meğer gitmişiz başka ömürlere

Henüz kendimize doymadan...

Azadımızı veren sahip

Salıvermiş çoktan

Anlayamamışız

Kalmak için gitmiş olmak

Terk-i diyarmış aslında...

Hangi ömür yüklenir sığınmacının göçünü

Ve nereye kondurur sarayını

Düşlerinde sultan olanın...

Sevgisiz iklimin toprağında

Dondurur ayaz

Filizlenen baharın umudunu

Yıkılır viran olur

Sevgisiz ömürlere kurulan gönül sarayı...

- 10 -

Fahişelerin çıplak kavgasında

Ruhu örtülü olmak

Baştan kaybetmekmiş

Ait olmadığımız kulvardaki koşuyu

Nefsin değer verdiği istek

Ki o şehvetten kızaran dudaklardan

Kırmızıydı ruj ve parlak

Bedenden yayılan kokudan önde giden

Kışkırtıcıydı o koku

Gözlerle çağıran davet ulaşınca

Kaçmak

Fahişelerin çıplak kavgasındaki hilenin adı

Kovalanmak

Savunmasız bir av gibi baktı kadın

Güçlü bir avcı oldu adam

Kendine ihanetin adresinde

Kavuşmak yoktu birbirine

Ölümüne arzu senaryosunda

Başrol kaptığını sanan

Tinselleşmeden yaşanan

Tensel aşkın ateşinde arınan

Arayışın

Kırdığı bel kemiğidir

Sadakat...

Yüreği ile güvenip

Sevgilinin döşünden ruhuna süzülen kadının

Sakladığı dişiliğidir

Gerçek sevdaya

Açılacak kapının

Ardındadır

Gizil rehberi his olan...

Bir aşkı yalanlayarak ağladık

Çıplak fahişelerin kavgasında

Daha baştan kaybedilen

Ait olmadığımız o kulvarda

Platonik sevdalar yazdı hayat varımıza

Ve tutkuyla yaşadığımız aşkın demidir

Gözlerinde gördüğüm güneşin

Yakıcılığında gölge çoğaltan...

- 11 -

Derdinden derman bulmakmış

Aslına yoldaş olanın kararı

Varmakmış aslın ereği vuslata

Belki yakın belki de çok uzakmış...

Yolundan cayanın kaşığı ham ağaçtan

Şimşir kaşıklar taşır

Gönül sofrasında yeri berk olan

Evladiyeliktir şimşir kaşık

Kolay bırakmaz kendini

Zordur ardıçtan kaşık çıkarmak

İlle kurulur dost meclisine sofra

Mecliste kaşıksız kalmaz

Sevgiliye yol alan...

Derya Kızılgöz
Kayıt Tarihi : 23.5.2020 02:23:00
Hikayesi:


2011 KİLİMLİ

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Derya Kızılgöz