Sana,
alnında mazlum bir coğrafyanın teri,
avucunda nasırlı bir sevda taşıyana.
Vurulmuşum.
Ne kurşun yarası, ne hançer izi...
Bu, umudun en yaman, en çetin yeri.
Yokluğun,
paslı bir bıçak ağzında gece.
Tütüne sinmiş,
demli çaya.
Bir de türkülere, o en namluda söylenenlere...
En suskun, en kahırlı hece.
Suskunluğa yeminli dudaklarımda
Adın, en isyankâr slogan.
Adın, en korkusuz yoldaş.
Dört duvara haykırsam, duvarlar çatlar.
Toprağa fısıldasam,
bahar olur, başaklar ayağa kalkar.
Bir de taze ekmek kokusu var avuçlarımda,
ve demir parmaklıktan sızan ay ışığı.
Gözlerini ezberden okurum,
gülüşünü yakarım cigaramın ucunda.
Isınır,
bu sürgün şehir, bu ayaz.
Ve gözlerin var,
gözlerin,
en kıraç topraklarda filizlenen inat.
Gözlerin, yasaklanmış bir sevincin bayrağı.
Dayanırım.
Dişlerimi sıkar, kanı tükürür, dayanırım.
Beklemek,
çürümek değildir bizde.
Tohum saklamaktır,
bahara.
Geleceksin.
Ve bu sürgün, bu kahır,
bu amansız pusu,
bitecek...
Hasan Belek
07 08 2025
Akçay
Kayıt Tarihi : 7.8.2025 12:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Geleceksin. Ve bu sürgün, bu kahır, bu amansız pusu, bitecek... Hasan Belek 07 08 2025 Akçay
Saygılar sunarım
TÜM YORUMLAR (1)