Bir kapı açılmış gibi...
Namahrem düşüncelerin elleriyle
Bütün alem açmış gözlerini,
boğum boğum kucaklamış,
Şerha şerha içmiş gerideki pisliği.
Nedir bu şaşkın güruh? ... Ne bu debdebe?
Çekmeye mecbur olduğumuz halat!
Sonsuz bir uyku gizli her uyanışta.
Yeter mi yalnız başına bir ömür... bir hayat?
Ölüm saklı kalmış,
Dünyayı röntgenleyen yaşama tutkusunda!
Bir melankoli benim ki,
Şu kaldıramadığım göz kapaklarım,
Kandıramadığım kalbim.
Gözlerimin önünde uzanan,
Canlı bir ceset sanki,
Sapsarı bir benizle... aynada ki hayalim.
Bir yağmur damlası getirseydi seni bana
İster miydin?
Düşsen damla damla avuçlarıma,
Volkan volkan hasret cehennemimde
Erir miydin?
Eziliyorum...
Taşıyamıyorum Tanrım verdiğin canı.
İsyanım değildir. Haşa! sahibi sensin.
Ümidim sende başlar,
Ciğerimde nefessin.
Emanetin çok kaldı belki bende
Son sarkacın son ilmiğinden
Tutunmuştun dünyaya...
Severdin,
Oldun olası
Son anda yakalamayı bütün fırsatları
Ya da
Bir başka karanlık gökyüzü
Bulut bulut çevrelenmiş bu gece.
Örtmüş dağları serin nemliliğiyle.
Önce çalmış gaiplerden bir gelin,
Sonra buram buram güzelliği koklamış.
Gece gibi kollarında uyutup,
Kızıp kızamamak bir çare değil
Sarsa da içini acı bir sancı.
Gerçek senin düşün... yanlışlar değil
İnan yalnız değilsin sahte yalancı!
Uzun... çok uzun bu karanlık.
Bitmez... ardı kesilmez bu gecelerin.
Ağırlaşan kirpiklerimin altında,
Yorgunluğu gizli, elemli senelerin.
Karanlıklara dalar bomboş bakışlarım
Önümde uzun bir yol var.
Bakışlarımda; zift tadında bir acı.
Anılar yetersiz bir yanım boşken.
Seni hissediyorum,
Parmaklarımda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!