II
Bugün gidiyoruz ama yine döneceğiz
Ah konuşkan Çerkez kızım!
Kim kırdı senin o güzelim serin boynunu? ...
Ölüm, bir sonbahardır.
Bir bekleyiş, bir yaprak düşüşü ve kıskanç bir dokunuş
durup dururken/ hiç hesapta yokken
bir şah
kıbleyi şaşırır…/ Secde yarab
secde, Veysel Karani, analar aşkına
ses ve koku aşkına
ellerimi yitirdim. Secde.
Ah yaramaz çocuk!
Kim kırdı senin o güzelim, o serin boynunu? ...
Kim buyurdu fermanı, ipi kim sıktı o beyaz tende
sıyrıl hadi
hadi söyle: en son ne düşündün ölümün eşiğinde
nasıl titreşti dudakların
yüzünün rengi, saldığın koku, dokunduğun nesne
kim geri getirebilir şimdi seni bu geniş avluya
kim söyletebilir o hüseyniyi
Ah, yaralı bala!
Bir sessizlik düştü avluya, yalnızlık büyüdü, gün ışıdı
bir dükkan er vakit açtı kepenklerini
söz kapandı, peçe hazır, ten ıslak, bakışlar buğulu
neyleyelim, yolculuk
neyleyelim; gün, toprakla başlayıp suyla bitecek.
Ah, dikeni yalnız kendini kanatan çiçek!
Söyle: bir dostla nasıl vedalaşılır ölümün eşiğinde
insan hangi elini uzatır önce
ve ilkin ne hatırlatır gideni
ayrılık hangi dilde kolay söylenir
artık kim iyileştirebilir
yarısını yağlı bir urganın alıp götürdüğü bu kalbi
kim ödeyebilir bunca kan olan bir insanlık tarihinin bedelini
ve nasıl uğurlayabilir bir ölüyü bir harem su dökmeden
nasıl yasaklanabilir gözyaşları. Söyle:
Bugün gidiyoruz ama yine döneceğiz.
Sedat ŞanverKayıt Tarihi : 1.9.2015 12:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!