Hoşça kal Ankara
Hoşça kal sokaklarında çığlığımı büyüttüğüm şehir
Hoşça kal yenilgilerimin başkenti
Kapattım hesabı
Erkenci bir yağmur gibi küflenmeden
Çok kullanılmış bir gökyüzü gibi kirlenmeden
G i d i y o r u m
Ağlıyor muyum…
Hayır ağlamıyorum
Sessizce ve mümkün olduğunca efendice
Sana veda ediyorum
Ah Ankara…
Çapraz fişek eşkıyalar gibi yağmalayıp ömrümü
Ne çok şey aldın benden
O kenar mahalleye hapsedip çocukluğumu
Elektrik tellerinle nasıl pusu kurdun uçurtmalarıma
Kanalizasyonlarınla nasıl yuttun mavi bilyelerimi
Dik başlı bir kartaldı gençliğim
Puşt hançerler hep bende sınadı çeliğini
Kancık tuzaklara düştüm
Sigarasız kaldım
Parasız kaldım
Babasız kaldım da
O tonoz tavanlı, kömür kokan evde
Eskitme mobilyalar gibi eskitip umutlarımı
Nasıl zehirledin hayallerimi
Bu yara dikiş tutmaz artık
Bu kemik bir daha kaynamaz Ankara
Öyle kırığım,
Öyle döküğüm
Öyle fazlayım ki artık
Sokaktan beni süpürüyor çöpçüler
Öyle geçimsizim
Öyle küfürbazım
Öyle arızayım ki
Statlarda beni yuhalıyor seyirciler
Yine de ne dost nede düşmanım kimseyle
Üstüne bir kalem çekip
Mahşere bıraktım çoğu hesabı
O resmi duvarlarını yumruklamadan
Anıtsal giriş kapılarına sinkaflı küfürler savurmadan
G i d i y o r u m
Hoşça kal Ankara
Hoşça kal siren çığlıklarına acılar gömdüğüm şehir
Sana kalsın gün ışığı görmemiş acılarım
Sana kalsın yaşattığın onca sızı
Kal deme
Kaa laa mamm
Bak…
Her yanım pençe izi
Diş izi…
Ömer Yücekaya 2
Kayıt Tarihi : 28.5.2025 20:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!