Vasfi Okur Şiirleri - Şair Vasfi Okur

Vasfi Okur

RAMAZAN GELDİ…

Çok şükür Allahın olan bu aya eriştik yine. Nedense bu Ramazan farklı oldu benim için. Artık küçükken tutmuş olduğum yaz ayı Ramazanlarına başladık ta onun için mi, yoksa eskiden yaşamış olduğum o anılarım canlandı ama ben onları yerlerinde bulamadım da ondan mı bilmiyorum.
Bir keresinde o tarifi imkânsız manevi hava yok. Ya da ben de yok bilemiyorum. Mesela o mis gibi kokan yumurtalı pideler yok. Hamuruna ne maddesi katıyorlar bilmiyorum ama tabi bu arada yumurtalarda köy yumurtası değil çiftlik yumurtası. Sarıları beyaza yakın… Ha aklıma gelmişken; kandiller... Minarelerimizin kandillerinden bahsediyorum. Eskiden hapsi sarı renkte ve ışıl ışıldı. Ya şimdikiler… Sarı, yeşil, mavi, kimisi karışık kimisi soluk... Merak eden varsa çıksın baksın iftardan sonra minarelere. Onu bunu bilmem, tasarruf falanda anlamam. Bu; senede bir ay olan bir ibadetimiz ve ben o güzel kandillerimizi görmek istiyorum.
Birde şu oldu sanırım. Bizim hastalıklarımız hep ramazan ayında depreşir. Kimimizin midesi ağrır, kimimizin şekeri yükselir, kimiz karın ağrısına düşeriz(!) Vala hiç kendinizi kandırmayalım. Hastayı Allah görüyor. Herkeste biliyor ki; bu ibadet sadece Allah için olan bir ibadet. Karşılığını da Allah verecek. Kimseye bir şey söylememiş ne vereceğini… Sürpriz. Tutarsanız alırsınız… Tutmayan havasını alır. Benden söylemesi. Gerçek özür sahiplerine bir şey dediğimiz yok. Kimse üzerine alınmasın… Biz sadece zülfü yâre dokunduk. Birazda hasbi hal olduk. Hani eskiler demiştik ya…
Sanki bu ramazan birde böyle bir tutukluluk haili var. Artık bu şehirde insanlar azaldı da ondan mı? Tanıdığımız simalar bir bir kayboldular da ondan mı? Bilemiyorum. Şöyle bir sokağa çıktığımda sanki tenha buluyorum. Sanki bildik tanıdık simalar azalmış gibi. Herkes bir birine yabancı... Mesafeli ve durgun davranıyorlar. Sanırım bu duygumda, göçün çok etkisi var. Artık tanıdık bildik namına çok az insanı görebiliyoruz da ondan her halde. Herkes birbirine yabancı... Haliyle de yabancı yabancıyla ne konuşabilir(!) Ne kadar kaynaşabilir.(!) Ne kadar konuşa bilirse işte o kadar(!) Ne kadar olacak ki?

Devamını Oku
Vasfi Okur



Her şey; e-mail adresime gelen bir mesajla başladı.,,,,,., arkadaşınız, …… Sitede üyeliğe davet ediyor. Gelen davet, çok tanıdığım ve yakın bir arkadaşımdan geliyordu.
Davete icabet gerekir dedik, birde davet; bildik-tanıdık biri olunca, artık icabet kaçınılmaz oluyordu.
İcabet etmemiz için bu siteye üye olmamız gerekiyordu. Ve oldum.
Aradan uzun bir zaman geçti. Ne site beni ne ben siteyi tanıyabildim. Daha doğrusu pek zamanımda olmuyordu.

Devamını Oku
Vasfi Okur

TERKEDENLER


Hacali zili çal!
Bu sert emir karşısında;
Hacı Ali; koşa koşa okulun merdivenlerinden çıkar, tahta saplı, sarı dökümden, iri tokmaklı, kocaman; okulun zilini eline alır, hafif ileri doğru kaykılarak merdivenlerin başında zili çalmaya başlardı.

Devamını Oku
Vasfi Okur

KANAAT

Hepimizin, her kese tavsiye ettiği fakat hiçbir zaman kendisinde tatbik etmediği bir terimdir.
Bazen de tembellikle, uyuşuklukla, pısırıklıkla karıştırdığımız ölçülerimizdendir.
Kanaat; terim olarak verilene şükretmek, rıza göstermek; verilmeyene ise ısrarcı olmamak, üzülmemek şeklinde ifade edebiliriz.
Allah Resulü ise bu konuda şöyle diyor “Ölümü çok zikredin. Zenginlik anında ölümü hatırlarsanız, bu (zenginliğin vereceği azgınlık ve şımarıklığı) yıkar. Fakirlik anında hatırlarsanız, bu, (halinizden şikâyeti önler) elinizdekine kanaat etmenize sebep olur.” Hadis (İbn-i Ebi’d-Dünya)

Devamını Oku
Vasfi Okur

İNTER NET


18.08.2006


Devamını Oku
Vasfi Okur

BİR MACERA

Bu maceranın başında mıyız sonunda mıyız anlamdım doğrusu. Sahi, macera demişken adını demedik. Gönül macerası desem; hadi canım sende(!) Diyeceksiniz. Yaşını başını almış bir adamsın, gönül macerası da nerden çıktı diyeceksiniz. Peki, biz buna yol macerası desek nasıl olur? Ha bak(!) Sakın buna da olmaz demeyin. Birçoklarımızın askerlik macerası gibi yol maceraları da meşhurdur. Dilden dile anlatılır gider.
Bizimki o kadar meşhur olmamakla birlikte, sonuçta bir yol macerası diyebiliriz. Efendim, macera şöyle başlamaktadır: Bir dostumuzu ziyaret için memleketimizin uzak bir vilayetine uzun zamandan beri seyahat düşünüyorduk. Vakta ki bir müddet tehire bıraktıktan sonra, bir yaz günün bunaltıcı bir sıcağında seyahate karar verdik.
Yalnız bu seyahati hem iş yerimden hem de eşimden gizlemek zorundaydım. Sebebini sormayın. Sakın yanlışta anlamayın.
Önce eşime A vilayetin de bir resmi işim olduğunu ve bir bürokrat arkadaşımı ziyarete gideceğimi, iş yerine de B vilayetinde bazı sağlık gerekçelerimi gösterip bir günlük idari izin istedim. Sonuçta hem eşimden hem işimden izni kopara bilmiştim. Sıra C vilayetine gitmek için bir vasıta ayarlamam gerekiyordu. Zira C vilayeti bulunduğum yere göre o kadar ters bir yol güzergâhındaydı ki doğrudan bir vasıta yoktu. Tabiri caiz ise; kulağımı biraz başımın arkasından tutmam gerekecekti(!) Nihayet öyle yapmaya da karar verdim.

Devamını Oku
Vasfi Okur

GİRLEVİK ŞELALESİ AKIŞI



Erzincan ilimizin 30 km Güneydoğusuna düşen Çağlayan kasabasındadır. Aslına bakarsanız, Çağlayan kasabasına girdiğiniz vakit, Girlevik Şelalesi 2 km yazan levhayı görürseniz aldanmayın. Hal bu ise şelale tepede, karşınızdadır.
Yol boyu tarlaların, bağların, bahçelerin içerisinde kâh bir dereden geçer kâh bir bükten fırlanır kâh bir köyün içinden geçersiniz. Her defasında ayrı bir manzara karşısında adeta göz zafiyetine uğrarsınız. Kavak ağaçlarının yol boyu gölgesinde ilerlemek adeta bir orman içerisinde olmak hissi veriyor insana.

Devamını Oku
Vasfi Okur

BİZİM YUNUS

Yeni Caminin, Cumhuriyet Caddesindeki kapısının sağ yanında, tahta arabasının üzerine özenle dizdiği kitaplarının başında hiç ses çıkarmadan gün boyu ayakta dikilip, sürekli elinde kitabını okuyarak gelenle geçenle hiç ilgilenmez, arada bir kitaplarının fiyatını soranlara gayet ciddiyetle ve kısık bir sesle “ Hediyesi 5 lira” der yine başını kitabına çevirirdi.
Tezgâhında; Battalgazi hikâyeleri, Hayber Kalesi, Büyük İslam İlmihalleri, Mevlidi Şerif, küçük Elifbalar… düzenli bir şekilde dizilmiş olup elinden hiç kitabını bırakmayan bu adam; siyah sakallı, orta kıyım uzun boylu, siyah boza yakın sürekli yakaları kalkık paltosuyla, siyah kaşlarını arada bir kaldırır gayet ciddi bir şekilde etrafı süzer yine kitabına bakardı.
Omuzlarına kadar uzamış siyah gür saçları arkaya taralı, ayağındaki asker potinleriyle nedense bana eski savaşçıları hatırlatırdı.
Yüzünde ki sert ve ciddi ifade gözlerindeki ağırbaşlılıkla bütünleşir, Siyah gözlerinde hem poyrazın alaborasını hem meltemin ılıklığını yaşardınız.

Devamını Oku
Vasfi Okur

FERYAD
25.04.2007



Şu sıralarda komşu ülkemizde birçok insanlık dışı dramlar yaşanmakta, eski yöneticilerin yerini başka yöneticiler işgal etmekte, o yöneticilerden bir kısmı ise çok kısa zaman önce Türkiye cumhuriyetinin vermiş olduğu diplomatik pasaportla seyahat edebiliyorlardı. Hatta o zamanlar dostlarımız, kardeşlerimiz, dindaşlarımız… Abi dediler mi bir daha demiyorlardı. Şimdiler de abisine kafa tutar oldular.

Devamını Oku