zamanın kirini yıkayan bir makine olsa
önce çürük beyinleri sonra ölü kalpleri atıp yıkasak
kin ve nefretten örülü tüm kalelerini yaksa güneş
herkes kendi emeğinin zeytinyağına ekmek banıp yese
ne kadar haset ne kadar fesat varsa
tuzla buz olsa
boynu yoluk bir atmacanın gözlerinde dünya
yorgun ruhların ağırlığında koyu karanlığın sisi
farklı bir bakış açısında türüyor soysuz yürekler
kendi cehennemlerinden açılan kapılardan
cehennem zebanileri koşarak geliyorlar
araf’tan fırlamış güdümsüz bir ok gibi
toprağa ruhsuz düşmeye
bu alengirli çağın sayfa aralarına sıkışmış kalmış
ne kadar güzellik iyilik varsa alıp altın tozuna batırıp
serpsek dünyanın üzerine kaybolmuş insansızlığımızın
ayak izlerini el birliği ile silsek
narin bir kelebek dokunuşunda ölümün saydam elleri
yüzlerimizde zamanın sivri tırnaklarının soylu yol çizgileri
..........
güne yürüyen bulutların şarkısı dilimde
devleşen ağaçların gölgesi uzanmış toprağa
gökten düşen bir damlanın şıpırtısı dingin
suları hareketlendirir
oturmuşum asırlık bir ağaç köküne
ufuktan sesleniyor güneş yeni filizlenen başaklara
saçlarımı alıp okşayan rüzgârların ılıklığı ensemde
evrenin iç sesinden yankılanıyor yaradılışın
muhteşem serüveni
hayat hızla devam ediyor akıyoruz sular seller gibi
yaşamın içinden hiçlik havuzlarına
yaşasın! tüm canlıların varoluş hikayesi
yaşasın! yaratılışın kutlu dokunuşu sonsuza dek
şarkıların coşkulu dilinde neşe ve mutluluk
-bütün kötülerin kötülüğün canı cehenneme
........
503202500:29
Ayşe Uçar
Kayıt Tarihi : 11.9.2025 12:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!