Bir sonbahar gün batımı kızıllığında
Firari kuşlar misali gönlüm
Hasret yuvasına
Hasret yurduna...
Ansızın
Birlikte yürüdüğümüz geceler düşer aklıma
Güzelliğinin dillerde doyumsuz bir türkü olduğu geceler...
Ardından
Yüreğimde bir sızı
Gözlerimde iki damla yaş.
Bir renk cümbüşüyle karşıladı bizleri
Dünyanın yedi harikasından biri gibiydi
Gökyüzünde asılı kaldı
Onun adı
GÖKKUŞAĞIYDI...
İki şeye aşık oldum bu şehirde;
Bir sana, bir gölgene...
İkisinin de bir sen olduğunu bile bile.
Ben bir gümüş balığıyım.
Minicik bedenim
Gümüş rengi pullarım...
Gezinip duruyorum
Egenin atlas mavisi sularında
Sınırsız zannettiğim özgürlüğümle.
Bugün doğaya öykündüm
Ayçiçekleri gibi güneşe döndürdüm yüzümü
Saksıda karanfil yetiştirdim.
Susuz geçen yaza inat,
Gözyaşlarımla suladım köklerini
Sarı papatyaların...
İki gözüm,
inan yok öyle kötü bir amacım.
Bütün çabam, anlatabilmek bir parça kendimi sana
ve anlayabilmek bir parça seni.
Hikayemin cümleleri belki çok uzun
ve çoğu zaman sarmalar onları bir parça hüzün.
Gözlerimizle yoğursak sevginin hamurunu.
Sözlerimizle koşulan maratonun ipini
İlk biz göğüslesek birlikte.
Kazandığımız madalyalar ise;
Birer yürek olsa
Sol göğüslerimize takılan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!