Umudun sonbaharında kırılan testimiz
ve dökülürken boncuk boncuk
yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız
alın terimiz vardı.
ecelin gölgesinde susuz savaşmış
usanıp derin uykulara dalmış,
kenarında kimsesizliğin
sere serpe uzanmış
bir biz vardı
her nerede ise orada olmayan
kadim fırtınalarda kendini koparan
bastıkça tetiğine
piyade tüfeği gibi tutulan
paslı öfkemiz vardı
kırık bir hikayenin
ortasında sıkışıp kalmış
okyanusta bir damla,
kainatta bir insan
kurdelesi kesilmiş açmazlar
sarı zarfta bekleyen kalbimiz vardı
kalbimiz, istilacılara, yağmacılara
aman vermeyen kalbimiz
ve kalbimize ceza kesen
sapsarı bir kendimiz vardı
sonra sen geldin vadinin çiçeği
eski bayramlar gibi geldin
bayram sabahı gibiydi gözlerin
gönlünde sümbüllerle
soğuk gecelere sıcak bir yatak gibi geldin
taptaze sevinçler müjdeler getirdin
beyaz bir güvercindi her gelişin
lakin hüzün kokuyordu teninde
türküler içinde bir demet hüzün tutuyordu ellerin
sen geldin bize vadinin çiçeği
bayram sabahı gibiydi gözlerin
birden uyanarak atıldık
kuşanıp giysilerimizi
bir mübadil çocuğun
bayramlık rüyasına daldık
ne var ki rüya içinde rüyalar vardı
rüyadan uyandıracak
bir hakikat vardı
işte orada susan, susayan acılar
acıdan çatlamış topraklar vardı
kerbela da geç kalmış yağmurdu gelişin.
Kayıt Tarihi : 3.5.2014 02:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

rüyadan uyandıracak
bir hakikat vardı
evet haklısınız kutlarım muhabbetle
TÜM YORUMLAR (9)