Orada bir köy var, uzakta.
Nemrut'un gün batımında.
Gideriz de geliriz de...
O köy, bizim köyümüzdür
Utançtan kızarmış fıstıklarıyla.
Gün bir ateş topudur tepemizde.
Yakar geçer tenimizi.
Kavrulur yüreğimiz kızgın toprakta.
Çölünde yaşarız bereketli memleketimin.
Kadınlar korkar akşam yemeğinde sonra
Sabah ve öğlen korktukları gibi.
Uzamıştır kolları onların santim santim
Yangın yerine su çekercesine.
Fazladır suyu bu toprakların
Akrep zehrinden ve zeytin dalından.
Lakin düşmez payına nedense
Uzun kollu kadınların ve de nice hanelerin.
Korkmaz onlar sert topraktan,
Demir yumruktan
Kollarının uzamasından korktukları kadar.
Milim milim omuzdan çıkarcasına
Sancılı bir doğum yaparcasına
Uzayan kollar...
Orada bir köy var, uzakta.
Besni'nin karşı yakasında.
İki çay arasında.
Boy verir, uzar kolları
Genç kızların, yiğit anaların.
Tıpkı bir bahar sürgünü gibi
Ağrılı, acılı ve dayanılmaz...
O köy bizim köyümüz.
(Muğla – 2016)
İlyas DoğanKayıt Tarihi : 8.9.2016 22:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir Adıyaman ili, Tut ilçesi Dağyalankoz köyündeki su sıkıntısını kamuoyuna duyurmak amacıyla kaleme alınmıştır. Zira köyümde susuzluk şu anda çok büyük bir sıkıntı yaratmaktadır. Ülkemiz ekonomisine milyonlarca lira katma değer sunan köyümün temel geçim kaynağı Antep fıstığıdır. 21. yüzyılda böyle çalışkan bir köyün susuzluk çekmesi bizleri derinden yaralamaktadır. Bu sıkıntıyı en çok hissedenler ise kadınlarımızdır. Ülkemizde kadınlarımızın kol uzunlukları ölçülse eminim ki burada yaşayan kadınlarımızın kol uzunlukları ortalamayı geçer. Umarım bu şiirim orada yaşayan yüreklere bir damla SU olur.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!