Üzgünüm çocuk..
Yağmurdan sonra, gök kuşağına doğru koşacağın bir gök yüzü bırakmadık sana..
Doymak bilmeyen nefsimiz uğruna, gök yüzünü de kirlettik yağmurları da..
Biliyor musun çocuk..
Uçurtmanın peşinden koşacağın ne bir karış çim bıraktık, nede mahalle Aralarında misket oynayacağın bir karış toprak..
Küçük ama sıcak kiremitten evleri yıkıp, bir kapı ötesindekini tanımayan, Soğuk beton yığınlarıyla kapattık gök yüzünü..
En acısı ne biliyor musun çocuk..!
Eskiden misketler toprak kokan, küçük parmaklar arasında mutluluk olurdu..
Şimdi misketleri bile bomba yapıp, kızılca kıyamet olup günahsız savunmasız çocukları öldürdük..
Ellerimiz kanlı, zihnimiz kanlı, cennetimizi cehenneme çevirdik, mahşerimiz kanlı..
Üzgünüm çocuk üzgünüm...
Üzgünüm çocuk..
Düştüğünde kanayan dizlerinin acısını paylaşacak, el uzatan bir arkadaşın olmayacak..
Komşunun bahçesinden çalacağın erikler, kiraz ağacında yırtılan gömleğin olmayacak..
Yeni ayakkabılarını baş ucuna koyup, uykusuz bayram sabahların olmayacak..
Çünkü çocuk, biz babanı da bayramlarını da öldürdük maden ocaklarında..
Çünkü çocuk, biz babanın rengini bahane ettik, dilini bahane ettik, dinini bahane edip, renkleri de, dinleri de, dilleri de öldürdük..
Renklerimiz kanlı, dillerimiz kanlı, inancımız kanlı...
Üzgünüm çocuk..
Biz insanlığımızı, biz kardeşliğimizi, biz dostluğu öldürdük, en güçlü olmak uğruna...
Kayıt Tarihi : 10.7.2015 16:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!