Onların
sararmış sarkıtlarını kırmadan
dokunmadan uçlarındaki
kin damlalarına
ellerinle çeke çeke
kurumuş duygularını
Uzandıkça
Tutasın gelir
Karanlığın uçlarından...
Geceler
Düş yataklarında erir...
Birçoklarının
Gül verelim eşe dosta
Bırakalım bencilliği
Sarılalım birbirimize
Kardeş olalım…
El ele
Yürüyelim arkadaşlar…
Göğün mavisi düştü kıyılarına
Duvarlarında merdivenleşti uykular
Asıldı kof sesler
Yüreğine.
Elini attı uçurumlara
Onlar sıcaklıklara karşı korkulu,
Dostluklara karşı ürkektiler...
Çıkar karşılığında
Değiştirirlerdi gerçekleri...
Alışmamışlardı
İçtenlik, dostluk gibi bir çok şeye...
Kavanoz içinde bir enkaz
Oyunlar cam gibi
Şeffaf...
Yürüyor onlar
Örümcek gibi,
Aşağıya sarkarak...
Kapalı kapıyı
Üç kere parmaklarımla
Tıkırdattım...
“Meşguldür...” diye
Düşündüm
Sonra,
Halleriyle
Amcan
Kahkaha makinesi sanki!
Birçokları
Gülmemek için
Rıhtım kuşları
Acılara koşarcasına
Denizlere sürüklüyor beni
Üstüme üstüme geldikçe sensizlikler
İnim inim inliyor Istanbul...
« Dur… » diyen yok
Batan özgürlüklerin
Ucundan tutarak…
İnsan yutan
Sığınaklarda…
......gün gelip te martı kanadına binince yutulan insanlar
sığınaklar çığlık çığlığa ağlayacak,
yüreğiniz sağolsun
Dolunay Enver
UZEYİR ABİ YÜREĞİNE SAĞLIK ÇOK GÜZEL ŞİİRLERİN
SAYGILARIMLA ENGİN NAMLI