Hiç Gitmediğim Şehirlerde Bile…”
Bir kadının kalbiyle yürüdüğü, ama kimseye görünmediği bir yolculuk
Ben hiçbir zaman Paris’e gitmedim.
Ama Paris’in kaldırım taşlarında ayak seslerini aradım.
Küçük bir kafede oturup kahvemi yudumlarken,
karşı sandalyede senin hayalini oturttum.
Kahkaha attım, sen duymadın.
İçimden sana söylenmiş bin cümleyi sessizce yuttum.
Yine de, o şehri sana yakıştırdım.
Çünkü kalbimde yer etmemiş hiçbir yer
sana ait olamazdı.
Londra’da da yürümedim hiç,
ama gri sokaklarında gözlerini gördüm düşlerimde.
Metroda karşımda oturuyordun sanki…
Kitap okuyordun, başını kaldırıp göz ucuyla bana bakıyordun.
Kafamı çevirdim hayalde bile.
Çünkü senin bakışın gerçek gibi acıtıyordu.
New York’un gökdelenlerinde değil,
ama hayallerimde en yükseğe seni yerleştirdim.
Seninle geçmediğim hiçbir sokak,
yaşamadığım bir hayatı fısıldıyordu kulağıma.
“Burada olsaydı, ne derdi?” diye düşündüm.
Ve her defasında sessizlik oldu cevabın.
Bir ara Ayvalık’ı düşündüm.
Hikâyeler uydurdum:
Seninle akşamüstü deniz kenarında yürümüşüz,
sen o klasik tişörtlerinden birini giymişsin,
ben saçımı rüzgâra bırakmışım.
Bir çay bahçesinde oturmuşuz,
bir kelime etmeden, ama her şeyi konuşarak susmuşuz.
Oysa ne ben oraya gittim,
ne sen buraya geldin.
Sonra kendime kızdım.
Niye bu kadar çok yer?
Niye bu kadar çok ihtimal?
Niye bu kadar çok sen?
Çünkü seninle hiçbir şey yaşanmadı.
Ve yaşanmayan her şey
insanın içini yakar.
Sen bana bir hayal bile sunmadın,
ben sana bir ömür düş kurdum.
Hiç gitmediğim şehirlerde bile seni aramam bundandı.
Belki orada bir ihtimal,
bir mucize olurdu.
Belki bilmediğim bir yol seni bana getirirdi.
Ama yollar değil, insanlar kaybolurmuş.
Sen de bana gelmedin.
Ve ben bunu, hep bildim.
Ama yine de durmadım.
Her tren biletinde seni düşündüm.
Her haritada seni işaretledim.
Her yolculuk planımda,
gelmeyecek biri için yer ayırdım.
Ve bir gün…
gitmediğim bir şehirde bir yabancı bana gülümsedi.
O an içim sızladı.
Çünkü fark ettim:
Artık seni benzettiğim herkes,
biraz daha ben değildi.
Seni ararken
kendimi kaybetmiştim.
Ve şimdi…
Dönüp dolaşıp hep aynı gerçeğe geldim:
Ben seni değil,
seninle yaşayabileceğimi sandığım kendimi özlemişim.
O sevilen halimi.
O hayal kuran, umutla bakan,
birini gerçekten bekleyen beni…
Hiç gitmediğim şehirlerde seni aramayı bırakmadım,
ama artık kendime doğru bir yolculuğa çıktım.
Bir otel odasında,
bir trenin cam kenarında,
bir yabancının gülüşünde değil…
sadece kendi kalbimde seni uğurlamaya karar verdim.
Sen gelmedin.
Ama ben…
kendime geri dönüyorum.
Kayıt Tarihi : 2.7.2025 04:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!